Pandemi ile başlayan ekonomik krizlerin dünya genelinde yarattığı huzursuzluk sürüyor. En gelişmiş ülkeler bile enflasyonla mücadele etmeye çalışıyor. Birçok ülkede enerji krizi, gıda ve lojistik sorunları yaşanıyor. Pandemi elbette çalışma hayatını da derinden etkiledi. Ekonomik krizin getirdiği girdi maliyetleri, pazar daralması ve küresel rekabet gibi pek çok soruna yol açıyor.
Diğer yandan pandemi çalışma hayatını da adeta yeniden yapılandırıyor. İnovatif üretim yöntemleri gelişiyor, yapay zeka ihtiyaçları belirliyor, yeni ürünler çıkıyor, tüketici ihtiyaçları değişiyor ve e-ticaret pazarı hızla genişliyor. Bir yandan da uzaktan çalışma yaygınlaşıyor.
Ülkemizde de uzaktan çalışmayı tercih eden şirketler var. Ancak çoğunluk yüz yüze çalışmayla yani ofis ortamında daha çok verim alındığı konusunda hemfikir.
Dünya krizler tarihine bakıldığında bu zorlu ekonomik koşulların geçici olduğunu anlıyoruz. Ülkemiz, fırsatları değerlendirerek bu krizden daha da güçlenerek çıkacaktır. Ancak unutulmaması gereken bir husus var ki, kriz süreçleri çalışma hayatında rol alan herkesin birbirine daha çok kenetlenmesi gereken dönemlerdir.
ÖZVERİ GEREKTİREN BİR DÖNEM
Patronlar böyle dönemlerde çalışanlarına daha çok değer verip sahip çıkması gerekir. Çalışanların da daha çok özveri göstermesi ve daha verimli olması gereken bir dönemdir. Bu süreçte doğru liderlik modeli uygulanmalıdır. Özellikle belirtmek gerekir ki; işyerinin kaptanları yöneticilerdir.
Bir yönetici, çalışanına değer verip saygı duyar ve insan odaklı davranır ise çalışanın motivasyonu artar. Dolayısıyla işine-işyerine bağlı, her daim işyerinin menfaatini düşünen çalışan olurlar. Küçük hesaplar yaparak personelin özlük haklarını engelleyen, çalışanına saygısız davranan ve yasa dışı uygulamalar yapan kuruluşlar günün sonunda mutlaka kaybetmektedirler.
Maalesef son günlerde kamuoyuna Migros ile ilgili bazı üzücü haberler yansıdı.
Bir ekmek parası için 257 işçi kardeşimizin işten çıkartılması Migros'a hiç yakışmadı.
Açıkçası ilgili İnsan Kaynakları yetkililerinin, ilgili yönetici ve CEO'sunun bu kadar amatör davranmamalıydı. Üst yönetime konunun geç intikal edildiğini kabul etsek bile sürecin başlangıç noktasında kriz doğru yönetilip bir uzlaşma sağlanabilirdi. Çünkü her olayın bir başlangıç noktası vardır. Eğer bu aşama doğru yönetilmez ise domino taşı gibi süreç büyür ve kurumun itibarını yerle bir eden bir krize dönüşebilir.
BU HATADAN DÖNÜLMELİDİR
Doğru liderlik modeli uygulayabilen ve etkili iletişim becerisine sahip bir yönetim ve ekip bu tür krizleri önler. Zaten öyle olsaydı, işçiler tehdit edilmez ve bu kriz yaşanmazdı. Migros yönetimi bu hatadan derhal dönmelidir. İşten çıkarılan işçileri geri almalı, istenilen zammı yapmalı ve yönetim kamuoyundan özür dilemelidir.
Bu aşamada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in devreye girip soruşturma başlatması kamuoyunu rahatlatmıştır. Organizasyonların en önemli girdisi insandır. İnsan, en değerli sermayedir.
Kurumlar çalışanları sayesinde ayakta durur. Çalışanın özlük hakkına göz diken, işçinin onuru ile oynayan, üç kuruş fazla para kazanma hırsında olanlar, o gün için kazandığını zannetse de aslında uzun vadede kaybederler. Yükselişin Kodları kitabımda vurguladığım gibi "İnsanına değer vermeyen kendi değerini yitirir." Bu olayla Migros'un itibarı zedelenmiştir.