• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Yapay zeka bir zirve mi yoksa eşitsizlik dalgası mı?

GONCA ELİBOL

Yapay zeka bir zirve mi yoksa eşitsizlik dalgası mı?

gonca.elibol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07 Aralık 2025

İnsanoğlunun en güçlü zihinsel yeteneklerinden birinin somut ürünü olan yapay zekâ, hızla gelişiyor. Düne kadar verilerle öğrenen algoritmaları konuşurken, bugün kendi kendini eğitebilen sistemler yayılıyor. Bu gelişme, teknolojide sıradan bir ilerleme değil, üretimden yönetime, istihdamdan ekonomik yapılara kadar geniş bir dönüşüm demek. MIT, Google DeepMind ve OpenAI çevresinde yürütülen son araştırmalar, yapay zekânın insan müdahalesi olmadan deneme-yanılma yoluyla kendini geliştirebildiğini ortaya koyuyor. Sistemlerin, yaptıkları hatalardan öğrenerek geliştiğini ve karar süreçlerini etkilediğini gösteriyor.

EKONOMİK KARŞILIĞI
Bu dönüşümün ekonomik karşılığı ise oldukça çarpıcı. McKinsey'e göre üretken yapay zekâ, küresel ekonomiye yılda 2,6 ila 4,4 trilyon dolar arasında ek katma değer yaratma potansiyeline sahip. PwC'nin öngörüleri ise 2030 yılı itibarıyla bu etkinin 15 trilyon doları aşabileceğini ortaya koyuyor. Bu büyüklük, dünya ekonomisinde yeni bir denge alanının şekillendiğini açıkça gösteriyor. Ancak tablo büyüme ve verimlilikle sınırlı değil. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın raporları, yapay zekânın güçlü bir yönetişim çerçevesi olmadan yaygınlaşması hâlinde ülkeler arasındaki kalkınma farklarını derinleştirebileceğine dikkat çekiyor. Dijital altyapıya, sermayeye ve nitelikli insan kaynağına sahip ülkeler hızla öne geçerken, bu alanda geri kalanlar yolun başında dezavantajlı konuma düşüyor. Yapay zekâ teknoloji olduğu kadar ekonomik ve stratejik bir güç unsuru hâline geliyor.

AYRIŞMA DOĞRU YÖNETİLMELİ
Türkiye bu tabloda iki farklı gerçekliği yansıtıyor. Bir yanda savunma sanayii, finans, telekom ve e-ticaret gibi alanlarda yapay zekâyı iş süreçlerine entegre eden güçlü yapılar bulunuyor. Diğer yanda ise dijital dönüşüme mesafeli yaklaşan, veriyle yönetim kültürü zayıf ve insan kaynağına yeterince yatırım yapmayan bir iş kesimi yer alıyor. Bu ayrışma doğru yönetilmezse eşitsizlikler derinleşebilir. Benzer durum işgücü piyasasında da görülüyor. Rutin işlerin otomasyona girmesiyle birlikte; analitik düşünebilen, teknolojiyle birlikte çalışabilen ve değişime uyum sağlayabilen insan kaynağı daha kritik hâle geliyor. Asıl mesele, yapay zekânın ne yaptığı değil; insanın bu dönüşümde nasıl konumlandırıldığıdır.

GÜÇLENDİREN TAMAMLAYICI
Türkiye'de yapay zekânın yaygınlaşması için, bu hıza uyum sağlayabilen yapıların ve yeteneklere bağlıdır. Veri okuryazarlığı, dijital araçlarla çalışma becerisi ve adaptasyon yeteneği çalışanlar için belirleyici olacaktır. Bu dönüşümün bireysel çabayla sınırlı kalmadan eğitim politikaları ve kurum içi gelişim programlarıyla desteklenmesi büyük önem taşıyor.Yapay zekâ, doğru yönetildiğinde insanın yerini alan bir tehdit değil; insan yetkinliğini güçlendiren bir tamamlayıcıdır. Türkiye'nin genç nüfusu, girişimcilik kapasitesi ve belirli sektörlerde oluşan teknoloji birikimi, insan odaklı bir yaklaşım benimsendiğinde önemli bir avantaj alanı yaratabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.