• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Yükseköğretimin ekonomiye güç veren stratejik rolü

GONCA ELİBOL

Yükseköğretimin ekonomiye güç veren stratejik rolü

gonca.elibol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23 Kasım 2025

Türkiye, küresel ekonomi içinde jeostratejik konumu, üretim kapasitesi ve gelişme potansiyeliyle yükselme ivmesine sahip en kritik ülkelerden biridir. Bu potansiyelin ekonomik değere dönüşmesinde, yükseköğretim sistemimiz büyük önem taşımaktadır. Çünkü yükseköğretim, kalkınma sürecinin beynidir. Bu anlamda üniversiteler; ürettiği bilgi ve geliştirdiği yetkinliklerle ülkenin rekabet gücünü yükselten ana kurumlardır. Dünya çok hızla dönüşmektedir. Yapay zekâ, yeşil teknoloji, dijital ticaret ve küresel tedarik zincirleri gibi pek çok alan ekonomik düzenin temel parametreleridir. Bu atmosferde kalkınmanın anahtarı, çağın en iyisi olma vizyonuna sahip genç profesyoneller yetiştirmekten geçmektedir. Bu vizyonun geliştiği yer ise üniversitelerdir. Bir ülkenin yarını, üniversitelerinde bugün üretilen akılla şekillenmektedir.

İŞ BİRLİĞİ SAĞLANMALI
Son dönemde kamuoyuna yansıyan önemli bir gelişme oldu. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), "başarılı olan ve isteyen öğrencilerin lisans eğitimini üç yılda tamamlayabilmesine yönelik bir model" hazırladığını duyurdu. Ancak bu model çeşitli görüşleri de beraberinde getirdi. Aslında eğitim süreci kısaltılmak yerine içeriği zenginleştirerek ele alınması eğitimin hedefine daha uygun olacaktır. Günümüzde iş dünyasının en büyük ihtiyacı nitelikli istihdamdır. Bu bağlamda üniversiteler araştırma yapan, uygulama geliştiren ve sektörel beklentilerle doğrudan uyumlu bireyler yetiştiren yapılar olması beklenmektedir. Reel sektör temsilcilerinin beklentisi çok nettir: Yabancı dil yeterliliği, dijital araçlarla etkin çalışma, ekip içinde üretkenlik ve girişimci ruh bugünün en talep gören özellikleri arasındadır. Bu yüzden Lisans eğitimi süresi üç yıla düşürulmesi yerine aksine beş yıla çıkarılmalı, bu beş yıllık süre boyunca kapsayıcı bir müfredat sunulmalı özellikle yabancı dil hazırlığı sektör uzmanlarının yer aldığı uygulama senaryoları ve girişimcilik- araştırma modülleri gibi kapsamlı içerikler üzerine yapılandırılmalıdır. Gelişmiş üniversiteler bu tür modellerle ilerlemektedir. Aynı zamanda üniversite ile iş dünyası arasında güçlü ortaklıklar tesis edilmeli; şirketler, kamu kurumları ve araştırma merkezleri etkin biçimde iş birliği içinde çalışmaktadır.

SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAKTA
Akademik veriler de bu yönü desteklemektedir: Quacquarelli Symonds'in "Sustainability Rankings" listesinde Türkiye'den üniversiteler çevresel, sosyal ve yönetişim kriterlerinde yükselme kaydetmiş durumda. Örneğin Ankara Üniversitesi 2025 listesinde Türkiye'de altıncı sıraya yükselmiştir. Bu gelişme, yükseköğretimin sürdürülebilirlik vizyonuyla topluma ve ekonomiye katkı üreten kurumlar hâline geldiğini göstermektedir. Ancak bu ilerleme, eğitim-iş dünyası eşleşmesinde "uygulamalı eğitim", "araştırma kültürü" ve "mezun yetkinliği" gibi alanlarda güçlü adımlarla desteklendiği ölçüde sürdürülebilir olmaktadır. Mezunların yetkinlik seviyesi, ekonomik başarı üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Analitik düşünebilen, yabancı dile hâkim ve dijital dönüşümün mantığını kavrayan bireyler; Türkiye'nin teknoloji geliştirme kapasitesini artırmakta ve ihracata katkı sağlamaktadır. Bu yüzden eğitim sürecini hızlandırma yönüne odaklanmak yerine, derinleşme, uygulama ve sektörle etkileşim üzerine rota çizilmektedir. Diploma değil nitelik öne çıkan olmalıdır.

DÖNÜŞÜME İVME KAZANDIRIR
Üniversite eğitimi; kazandırdığı beceriler, ürettiği bilgi ve yenilikçilik gücüyle değer kazanmaktadır. Gençlerin sektörle etkileşim içinde deneyim edinmesi, iş yaratma kabiliyetini, çözüm üretme becerisini ve üretkenliğini artırmaktadır. Bu da ekonominin dönüşümüne ivme kazandırmaktadır. Yükseköğretimin hedefi diploması olan bireyler değil katma değer üreten profesyoneller yetiştirmek şeklinde şekillenmektedir. Türkiye; bilgi, araştırma ve inovasyon ekseninde güçlendikçe rekabet gücünü sürdürülebilir biçimde artırmaktadır. Altyapıdan müfredat-tasarımına, insan kaynağından uluslararası işbirliklerine kadar tüm yatırımlar bu stratejik amaca hizmet etmektedir. Gelecek, aklını geliştirenlerin etrafında şekillenmektedir. Ekonominin en güçlü sermayesi, insanın ürettiği değerdir. Türkiye'nin vizyonu ise dünyanın en iyileriyle yarışan profesyoneller yetiştirmek yönünde ilerlemektedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.