Kadın başıma! Kadınların çok kullandığı kelimelerden biridir bu. Cümlenin sonucu nasıl biterse bitsin: ister başarıdan söz etsin, ister mağduriyetten, güçsüzlüğün ifadesidir. Kadının erkekten daha güçsüz olduğunu tescil etmek anlamına gelir ki, kullanmamaya çok dikkat ederim ve hiçbir kadının da kullanmasını istemem.
Ne demek istediğimi açayım o zaman.
"Kadın başıma gece yarısı çocuğu hastaneye götürdüm, sen yanımda yoktun!" cümlesi "Aslında kadınlar gece sokağa çıkamaz, çıkmamalı ama ben sen olmadığın/benim yanımda durmadığın için tek başıma çıkmak zorunda kaldım" demek anlamına gelmektedir.
Yani "Bir kadının tek başına gece sokağa çıkabileceğini gösterdim" demek değildir.
Bunu söyleyen kadın, erkeğe "Niye beni sahiplenmiyorsun?" sitemini yaparken, kendisi de gece sokağa çıkamayacağını kabul etmektedir.
Oysa "Kadın olmak", insani haklardan yararlanmamak anlamına gelmez. Gelmemeli. Kadın olmak, erkeklerin sahip olduğu hakları kullanmamak anlamına da gelmez. Gelmemeli.
ERKEK BAŞIMA!
Aslına bakarsanız kadınlar erkeklerin yaptığı her işi yapabilirler.
Yapıyorlar da. Odun da keserler, madene de inerler, taş da taşırlar, çapa da yaparlar, amelelikten tutun da, petrol mühendisliğine kadar her mesleği icra edebilirler, pilot olarak da uçabilirler cumhurbaşkanı ve başbakanlık da yapabilirler. Ki yapıyorlar.
Erkekler de "hamile kalmak ve çocuk doğurmak" hariç kadınların yaptığı her işi yapabilirler.
Ev işlerinden tutun da çocuk bakımına, örgü örmekten dikiş dikmeye kadar her işi.
Ama işte kadınların yapıp erkeklerin yapamayacağı tek iş olan bir canlıya vücudunda ev sahipliği yapmak, onu içinde büyütmek ve beslemek, dünyaya getirmek ve sonrasında da emzirmek, sadece kadınların yapabileceği bir iştir. Hiçbir erkek istese de bunu yapamaz.
Buna rağmen bir erkek "erkek başıma" diyerek bir cümle kurmaz.
Bunu yapamayacağının altını çizerek bunun bir zayıflık veya eksiklik olduğunu göstermeye yeltenmez.
Tam tersi bununla övünür ve bunu kendi lehine çevirir.
Çocuklarla ilgilenmeyi ve bunun sonucu olarak gelişen her tür ev işini küçümser ve bu işlerin erkeğe yakışmayacağını öne sürerek kadınlara havale eder.
EN BÜYÜK KORKU
Aslında bu da bir nevi kompleksten kaynaklanan bir güç gösterisidir. Kendisinde olmayan bir eksikliğin üzerini örterek aşırı güç sahibi olmaya heveslenmektir.
Görüyorum ekranlarda "Bir erkeğe gülmek/ağlamak/oynamak/ ev işi yapmak" yaraşmaz diyerek hava atanları. Ne kadar boş, ne kadar zayıf ve ne kadar "iki yüzlü" olduklarını. Samimi değiller çünkü. Aslında katıla katıla gülmek, böğüre böğüre ağlamak, kıvırta kıvırta göbek atmak isterler. Bebeklerle oynamayı, onları yıkayıp temizlemeyi, mama yapıp yedirmeyi de isterler ama işte kendilerini engellerler.
Bilmedikleri şudur ki, kadınlardan daha az duygusal değiller.
Hatta kadınlardan daha çok kırılganlar.
Sadece savunmaları çok güçlü, kendilerini koruma içgüdüleri çok gelişmiş. Aslında "erkek" olmaya soyunarak sırtlarına aldıkları sorumluluklar fazla. Bu da duygularıyla hareket edebilme özgürlüklerini ellerinden alıyor.
Yenilmekten ve aciz düşmekten çok korkuyorlar.
Kadın olmakla erkek olmak arasında çok fark olmadığını ve her işi ve sorumluluğu paylaşabileceklerini anlasalar rahatlayacaklar.
Duygularıyla hareket edebilecekler ve içlerinden geldiği gibi gülüp, ağlayabilecekler. Ve özgür olacaklar...
