Geçtiğimiz hafta birbirinden şahane kadınlarla tanıştım. Birbirinden müthiş, birbirinden parlak, birbirinden başarılı ve mucit. Evet, hepsinin parlak bir fikri, buluşu ve icraatı var.
Bizim kadınlarımız, bu ülkenin yetiştirdiği kadınlar. Hemen hepsi sınıflarının ve okullarının en başarılı öğrencileri. Hatta okul birincileri. Okuduklarını hemen anlayan, duyduklarını bir daha unutmayan, matematik, fizik, kimya gibi kadınların ilgilenmediği ve anlamadığı zannedilen konulara ilgi duyan, duymakla kalmayıp kulvarlarında en başta giden kadınlar. Pırıl pırıl beyinler yani. Müthiş bir eğitim kariyerleri var. Yaşıtları çekirdek çitleyerek ekranlarda "entrika ve ayak oyunları"yla donanmış ve kurgulanmış dizi veya tv programlarını izlerken, onlar laboratuvarlarda araştırma ve çalışmalar yaparak müthiş başarılara ve buluşlara imza atmışlar. Atmaya da devam ediyorlar.
İçlerinden bazılarını daha önce tanıttım size. Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ihtiyacı var, felsefesinden yola çıkan L'Oreal Türkiye'nin 2003 yılından beri sürdürdüğü "Bilim Kadınları" ödülünün 2016 yılı kazananları onlar. Ayşegül Kutluay Baytak, Beste Kınıkoğlu Erol, Özgül Persil Çetinkol, Rezzan Demir, Mine İnce Ocakoğlu ve Melahat Bilge Demirköz.
PROF. BANU ONARAL
3 Mayıs'ta İstanbul Harbiye Askeri Müzesi'nde yapılan ödül töreninde inanılmaz heyecanlıydılar.
Törene eşleri, çocukları ve aileleriyle gelmişlerdi.
En büyük destekçileri ile yani.
Eğer eşleri ve aileleri yanlarında olmazsa, onlar araştırmalarını yaparken çocuklar ve ev işleriyle ilgilenmezlerse olmuyor maalesef.
Süper kadın da olsalar, yardımcıları olması gerekiyor.
Bilimde kadınların sayılarının artması, kadın oldukları için üzerlerindeki ev işi yükünün azalmasına bağlı. Hayat arkadaşları ile hayatı gerçekten paylaşmalarına.
Ödüllerini alırken yaptıkları konuşmalarda bu hususun altını önemle çizdiler.
Gelelim onların rol modeli olan diğer şahane kadınlara.
Dünyada "ieee-fellow" ünvanını alan üçüncü Türk profesörü olan Banu Onaral'ın öyle bir kariyeri var ki, bu köşe yetmez hepsini sığdırmaya. "ieee-fellow" alanında çok değerli işler yapmış bilim insanları demek.
Notre Dame Sion Fransız Kız Lisesi mezunu Banu Onaral.
Ama sıradan bir mezun değil, okul tarihinin en yüksek ortalamasıyla mezun olan bir isim.
Boğaziçi Üniversitesi'nde elektrik mühendisliği okumuş. Doktora, master derken Fullbright bursu ile ABD'ye gitmiş. Akademik kariyerine orada devam etmiş. Orada da dikkati çekmiş ve kendisine fakülte kurma yetkisi verilmiş. Drexel Üniversitesinde Biyomedikal Mühendisliği, Bilimleri ve Sağlık Sistemleri Fakültesinin Kurucu Dekanı ve Kürsü Profesörü olmuş.
Birçok üniversitede yöneticilik ve danışmanlık yapan Banu Onaral'ın araştırma ve öğretim alanında akademik çalışmaları işlevsel beyin görüntüleme, ultrason ve optik yoğunluklu biyomedikal sinyal işlemciliği ve kompleks sistemler ağırlıklı bilgi ve sistem mühendisliği.
PROF.CANDAN TAMERLER
Ayrıca, üniversite araştırmageliştirmecileri ile yerel ekonomik kalkınma kurumlarını, hukukçuları, iş insanlarını ve yatırımcıları bir araya getiren bir program geliştirmiş ve kurmuş.
Amerika'daki en etkili 30 Türk kadınından biri. Bu inanılmaz başarılara rağmen nasıl mütevazi ve samimi. Ve de büyük bir Atatürk hayranı. Her gittiği yerde Atatürk'ten ve onun özdeyişlerinden söz ediyor.
Prof. Candan Tamerler de uluslararası alanda kendini kanıtlamış bilim kadınlarımızdan bir başkası. Şu anda Kansas Üniversitesi'nde moleküler biyoloji profesörü. Doğadan esinlenerek yeni teknolojilerin yolunu açan çalışmaları var. Mesela, "Nilüfer çiçeğinin üstündeki su damlası, nasıl dağılmadan duruyor" dan yola çıkarak, o yapıyı çözdükten sonra, bitkideki proteinleri kullanarak mesela ıslanmayan, buharlanmayan cam yapmaya çalışıyor.
Ve sıkı durun: laboratuvarda altın üretmeyi başarmış biri.
İ.T.Ü'deyken yüksek sıcaklık, basınç olmadan, sadece iyonlarla, parçacık olarak altın üretmiş.
Bu, ileride, kimyasal ortamda, altın üretilebileceği anlamına geliyor. Bütün sektörleri etkileyebilecek bir gelişme bu.
Onun da müthiş bir kariyeri var. Gittiği her üniversite onu bırakmak istemiyor.
TÜBİTAK'tan aldığı 3 aylık burs ile İngiltere'ye giden Tamerler'i, Westminster Üniversitesi Biyoloji Bilimleri 3 yıl bırakmıyor.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeyken İTÜ'den yeni kurulan Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nden özel bir davet alıyor ve başkanlık yapıyor.
Bu şahane kadınlarla sizleri tanıştırmaya devam edeceğim.
