İzmir Büyükşehir Belediyesi İZELMAN şirketi bünyesinde çalışan işçiler bilindiği üzere kadro talebi ve belediyenin muvazaalı işçi çalıştırdığı gerekçesi ile İzmir iş mahkemelerine dava açmıştı. Mahkemeler belediyenin muvazaalı yani hileli işçi çalıştırdığına hükmetmiş ve kararların birçoğunun Yargıtay tarafından onanması İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni zor durumda bırakmıştı.
Oysa yargı kararlarına rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesi kararları uygulamamış ve çeşitli bahanelerle dava açan işçilerin iş amirlerini ağırlıklı tek taraflı olarak fesih etmiştir. Yani işçileri işten atmıştır.
Yine yargıya giden işçileri yargı haklı gördü. İşçi lehine karar verip görevlerine iadesine hükmetti.
Geçtiğimiz günlerde işten atılan A.G.isimli İZELMAN şoförünün başlattığı hukuk mücadelesi sonunda Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, ESHOT kadrolu işçisi olarak göreve iadesine karar verdi. Şimdi gözler ve kulaklar Halkçı Sosyal Demokrat belediye başkanı Aziz Kocaoğlu'nda.
KENT KARTTAN VAZGEÇEMEDİLER
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ulaşım sistemindeki skandallar bitmek tükenmek bilmiyor.
Ne otobüslerdeki, ne de duraklardaki bilgilendirme sistemleri çalışıyor.
Otobüs ve duraklardaki sistemlere yeni yazılım yüklenmemiş sanırım.
Çünkü otobüslerdeki bilgilendirme ekranları ya çalışmıyor ya da Kent Kart reklamları görüntüsü çıkıyor.
ÇEŞME'NİN YENİ BAŞHEKİMİ ATIL BİROL
Değerli dostum Atıl Birol, Çeşme Devlet Hastanesi Başhekimi görevine başladı.
Kendisi Kulak Burun Boğaz uzmanı olarak uzun yıllar sağlık sektöründe hizmet veren başarılı bir isim.
Atıl Birol kardeşim son olarak Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi'nde Başhekim yardımcısı olarak görev yapıyordu.
Çeşme Devlet Hastanesi Başhekimi Yasin Akar'ın Ankara'ya gitmesi ile boşalan Çeşme Devlet Hastanesi Başhekimliği'ne atanan Atıl Birol'u tebrik etmek için ziyarete gittiğim sırada gördüm ki kendisi hastanede görev yapan doktorlar ve personel ile çabuk kaynaşmış.
Çeşme'nin turizm bölgesi olması dolasıyla Atıl Birol'un yükünün yazın bir hayli artacağını biliyorum ama kendisi tecrübesi ve pratik çözüm önerileriyle bu işin üstesinden gelecektir.
BANANE-SANANE
16 Nisan'da yapılacak referandum için insanların sosyal medyadaki tartışmaları ve atışmalarını üzülerek takip ediyorum.
O atışmaları izledikçe Nasrettin Hoca'nın o meşhur fıkrası aklıma geliyor.
Bir gün Nasreddin Hoca eve doğru yürüyormuş, bir arkadaşı arkadan seslenmiş "Aman hoca gördün mü biraz önce geçen helva kazanı ağzına kadar doluydu".
Hoca istifini bozmadan "bana ne" demiş.
Arkadaşı, "Ama hoca helva kazanı sizin eve gidiyordu, buna ne dersin?" demiş; hoca yine istifini bozmadan "O zaman sana ne?" demiş. Onu günümüze uyarlarsak. Nasrettin Hoca bürgün yolda yürüyormuş.
Refarandumda"Hayır"çalışması yapanlar seslenmiş.
"Hocam 16 Nisan referandum var. Biz "Hayır" diyeceğiz." Hoca cevap verir:
"Banane." Hocam siz o zaman "Evet"mi diyeceksiniz?
Nasrettin hoca cevap verir:
"Sana ne." Bilmem anlatabildim mi?
SİZİ UNUTMAK MÜMKÜN MÜ HOCAM
Kendisinden hem insani hem de mesleki olarak çok şeyler öğrendiğim Oğuzhan Kavaklı Hocam geçtiğimiz günlerde Ege Üniversitesi 'den emekli oldu.
Oğuzhan Kavaklı'nın emekli olup bir kenara çekilip oturacak birisi olmadığını biliyorum.
Oğuzhan Hoca'mın tecrübe ve bilgisinden faydalanmak isteyen kurum ve kuruluşlar olacaktır mutlaka.
Onun yetiştirdiği öğrenciler yurdun her köşesinde idealist birer gazeteci olarak görev yapıyor.