Tarih 16 Nisan 2011...
CHP'nin 2 ay sonra yapılacak seçimler için hazırladığı milletvekili listesini YSK'ya yollamasının üzerinden 1 hafta geçmiş...
YSK, listeyi incelemiş ve CHP'yi uyarmış...
"Daha önce Denizli'de ikinci sıra adayınızı kontenjan göstereceğinizi bildirdiniz. Oysa bize gelen listede önseçimden çıkan isimlere yer vermişsiniz. İkinci sıraya kontenjan bildirmek zorundasınız..."
CHP yönetimi bu uyarı üzerine YSK'ya önseçime giren isimlerden Melike Basmacı Kayhan'ın ismini verdi.
Ancak YSK bir kez daha 'olmaz' dedi...
Çünkü YSK'ya göre önseçime katılan isimler kontenjan olarak gösterilemezdi...
Çünkü YSK, CHP'den seçimden önce kendisine resmi olarak bildirdiği taahhütü yerine getirmesini istiyordu.
CHP yönetimi apar topar İlhan Cihaner'in ismini YSK'ya bildirdi ve kriz çözüldü...
Aradan 4 koca yıl geçti.
Hatalarından ders çıkarmak gibi bir özelliği olmayan CHP yönetimi, 2011'deki Cihaner krizine çok benzeyen yeni bir skandala imza atmak üzere...
Son Parti Meclisi'nde yapılan yönetmelik değişikliğiyle; MYK'ya 110 milletvekilini istediği il ve bölgeden seçilebileceği yerden gösterme hakkı verildi.
Oysa milletvekili adaylarının sadece yüzde 15'inin merkez yoklamasıyla kalanların önseçimle belirlenmesi maddesi tüzüğe Kemal Kılıçdaroğlu döneminde konuldu.
Yani Kılıçdaroğlu kendi getirdiği maddeyi hülle yoluyla ortadan kaldırdı.
Ama Ankara'dan gelen haberler Kemal Bey'in uykusunu kaçıracak cinsten...
CHP'nin bu işe kafa yoran hukukçuları kendisini uyarmış...
" Yönetmelik değişikliğini uygularsanız parti birçok ilde seçime giremeyebilir..."
Neden mi?
Çünkü CHP tüzüğüne göre parti, yüzde 15'lik merkez yoklaması hakkının karşılığı olan 83 milletvekili adayı dışındaki tüm adaylarını önseçimle belirlemek zorunda.
Buna ek olarak önseçim yapılan seçim çevrelerinde kullanmak üzere genel merkezin yüzde 5 de kontenjan kullanma hakkı var...
Ama CHP yönetimi tüzüğü çiğnemeyi kafasına koymuş bir kere...
Onlar yüzde 15 merkez yoklaması ve yüzde 5 kontenjan hakkının tamamı, yani 110 milletvekilini seçilebilecek yerlerden listeye koymak istiyor.
Tüzükteki gibi bir önseçim yaparlarsa bu mümkün olmayacak.
MYK ve Parti Meclisi üyelerinden bazıları milletvekili seçilemeyecek.
CHP'yi birçok ilde seçime girememe riskiyle karşı karşıya bırakma pahasına bu formülü zorluyorlar...
Nasıl olduysa Genel Merkez'de birilerinin aklı başına gelmiş ve 'galiba hata yapıyoruz' diyerek Kılıçdaroğlu'nu uyarmış...
Dün YSK'dan mütalaa istedi CHP yönetimi...
'Ben tüzüğü çiğnersem başıma böyle bir şey gelir mi' diye sordular.
Şimdi YSK'nın cevabını bekliyorlar...
Muhtemeldir ki istemeye istemeye de olsa geri adım atacak ve önseçimi tüzükte yazdığı şekilde yapacaklar...
Koltuk hırsıyla partinin içine düşürüldüğü bu ibretlik durum ise son yıllarda moda olduğu üzere kimsenin umurunda olmayacak...
Bedri Serter'den mesaj var
Dün CHP'nin yeni il başkanının büyük bir ihtimalle işadamı Bedri Serter olacağını, Aziz Kocaoğlu, Alaattin Yüksel ve Sezgin Tanrıkulu'nun da kendisini desteklediğini yazdık...
Sabah saatlerinde Serter'den bir telefon geldi.
İl Başkanlığına örgüt ve genel merkezden gelen taleplerle aday olduğunu, parti yönetiminin vereceği kararı beklediğini söyledi.
Yazıda belirttiğim üç isimle aynı partide siyaset yaptığını hatırlattı, "Sadece onlarla değil bu partideki herkesle iyi ilişkilerim var" dedi.
Bir insanı 5 dakikalık telefon görüşmesiyle tanımak zor ama Serter'in iyi bir politikacı olduğu çok belli...
Yıllardır üst düzey siyaset yapıp da medya ile sağlıklı ilişki kuramayan iletişim özürlülerden değil...
Gazetecileri 'bizden olan ve olmayan' mantığıyla değerlendirmediği, onların sadece işini yaptığını unutmadığı sürece yolu açık olsun...
