Japonya'da, 1947 yılından bu yana, devlet yönetiminin en üst zirvesi, 'ulusal diyet' diye çevrilebilecek Kokkai'dir ve çift meclisli bir ulusal yasama organıdır. Temsilciler Meclisi ve Danışmanlar Meclisi, bu çift meclisi oluşturur. Yasalar çıkarmak dışında başbakanı da seçmekle yükümlüdür.
1947 Yılına kadar yürürlükte kalan Meiji Anayasası ise, Meiji Restorasyonu sonrası karma anayasa ve mutlak monarşi modelleri olan İngiliz ve Prusya sistemlerini taklit eden bir İmparatorluk Anayasası idi. Meiji Restorasyonu, İmparator Meiji'nin 1867 yılında tahta çıkması sonrası, yapılan reformlarla, Japonya'nın Şogonluk dahil feodal sosyal yapısından pazar ekonomisine geçişi sağlayarak, 'batılılaşma' bağlamında Japonya'nın dönüşümünü sağlayan bir dönemdir ki, Japonya'nın yirminci yüzyılın başlarında modern bir millet olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır, bu kapsamı ile de ayrı bir makale konusu olarak ele alınmayı hak eder. Özetle, Batıdan teknoloji ve endüstri olarak geri kaldıklarını idrak eden dönemin Japon devlet adamları, Meiji Restorasyonu ile, ülkelerinin refah düzeyini arttırmak ve ordu gücünü yükseltmek için, Japonya'da sanayileşmeyi hızlandıracak bir dizi reform programlarını hayata geçirmişlerdir.
DÖRDÜNCÜ BÜYÜK
Japonlar, 'batılılaşma' mücadelesini o kadar kararlılıkla uygulamışlardır ki, Ülkemizin Tanzimat'tan bu yana devam eden ve Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Devrimleri ile pik yapan, ancak günümüzde bile ne yazık ki, Bizler, Atatürk'ün 'muasır Medeniyetlerinin ilerisini hedef gösterdiği noktaya ulaşamamışken, Japonlar, günümüzün en gelişmiş ilk dört ülkesinden birisi olarak bunu başarmışlardır! Değişik saygın uluslararası kuruluşlar, üç bin beş yüz adadan oluşan Ülkemizin yarısı kadar yüzölçümüne sahip 124 milyon nüfuslu Japonya'yı, ABD, Çin ve Almanya'dan sonra dünyanın dördüncü büyük ekonomisi olarak kabul ediyor. Davul ve piyano çalan, judo, karate ve tüplü dalış sporları ile uğraşan, motosiklet ve spor arabalara ilgi duyan Takaichi, Japonya Başbakanlığı gibi yoğun mesai gerektiren bir pozisyonda, bu zevklerine zaman ayıramayacak gibi! Şimdilik kendisine ana hedef olarak, sosyal güvenlik sistemi reformları ile anayasanın revize edilmesini koymuş durumda. Abenomi denilen ve kendisini de yetiştiren eski başbakan Şinzo Abe'nin aşırı gevşek para politikası destekli mali programlarına devam ederek yeni istihdam ve yatırımlar yaratıp ekonomiyi ayağa kaldırmayı umuyor. Takaichi öncesi, Japonlar, Ruth Benedict'in de kitabında yazdığı gibi, militarizmi, sönmüş bir ışık gibi kabul ederlermiş. Oysa şimdilerde, Takaichi'nin, İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya'nın ordu kurma ve savunma harcamalarını kısıtlayan anayasanın dokuzuncu maddesini değiştirmeye dair söylemleri, başta Çin ve Güney Kore olmak üzere komşu ülkeleri şimdiden irrite etmiş durumda!
ULUSAL ÇIKARLAR
Nihayetinde hükümet programını okurken amacını vurguladı: "Partimiz, Japonya'nın bugünü ve geleceği için değişmeli. Ulusal çıkarları her zaman ön planda tutulacak ve ülkeyi dengeli bir şekilde yöneteceğiz." İdol olarak, demir lady lakaplı eski İngiliz Başbakanı Margaret HildaThatcher'ın ismini anan, başbakanlık koltuğuna oturduğu ikinci gün, dünyanın en megalomanik siyasetçisi ABD Başkanı Trump'ı ülkesinde ağırlayan Takaichi, bakalım, Japonya'nın ilk kadın başbakanı olarak, kendi ülkesinde ve dolaylı olarak da dünyada nasıl değişikliklere imza atacak?
(*) Benedict, Ruth. Patterns of Japanese Culture. T. İş Bankası Kültür Yayınları, 1966.ISBN 978- 975-458-058-
