Küresel ısınmanın en yoğun hissedildiği bir yaz dönemi yaşıyoruz.
Dünyayı maalesef süper güç olarak bilinen devletler başta olmak üzere adım adım bugünlere getirdik.
Neredeyse son 20 yılın başlıca gündemlerinden biri küresel ısınma. Ama bu konuda ne devletlerin ne yargının ne de insanlığın attığı net somut bir adım yok.
Kimsenin işine gelmiyor çünkü...
CİĞERLERİMİZ YANIYOR
Son ayları yine orman yangını haberleriyle geçiriyoruz. Sadece Türkiye'de de değil başta komşumuz Yunanistan olmak üzere İspanya, İtalya gibi birçok Avrupa ülkesinin ciğerleri yanıyor. Aşırı sıcaklara bir de insanın doğaya yönelik hoyratlığı eklenince maalesef acı son kaçınılmaz oluyor. Doğanın bize sunduğu sonsuz nimetlerden olan ormanlarımız bir sigara izmariti, bir parça cam, en kötüsü de yaptığının sonuçlarından habersiz, şuursuz üç beş kişinin öfkesini göstermek için attığı bir torpille yakılıyor. Bazen de terör örgütleri ülkelerden intikam almak için ormanlarını hedef alıyor. Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde çıkan yangınların ardından terör örgütü PKK'nın çıktığını hatırlarsınız.
O yangınlar üzerinden devlete yönelik yapılan saldırılar da hala hafızalarımızda.
ENTANTERİMİZ GENİŞLEDİ
Türkiye, o yangınlardan sonra yeşil vatanın korunmasına yönelik ciddi adımlar attı. O zaman net şekilde ortaya çıkan eksikliklerin bir daha tekrar edilmemesi için Orman Genel Müdürlüğü'ne önemli yatırımlar yapıldı. Yeni yangın söndürme uçakları ve helikopterlerinin yanı sıra ekipman takviyesi de yapıldı. Marmaris ve Antalya yangınlarına gece saatlerinde yeterli müdahale edilememesi eleştirilere neden olmuştu. Şimdi Orman Genel Müdürlüğü'nün bünyesinde gece görüşlü helikopterler var. Hatta 26 Haziran 2022'de yapılan bu yatırımlarla ilgili bilgi veren dönemin Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, "10 tane gece görüş özelliği de olan helikopterimizi 4 Temmuz itibariyle envanterimize kaydetmiş olacağız" ifadelerini kullanmış, bu sayının ihale süreci devam edenlerle birlikte 55'e tamamlanacağını duyurmuştu. Ayrıca envantere 20 uçağın daha katılacağını da sözlerine eklemişti. Tonlarca su taşıma kapasitesi olan bu araçlarla birlikte orman yangınlarına müdahale süreci hem çok daha hızlandı, hem de daha etkili hale geldi. Bu yatırımlarla birlikte ülkenin birçok noktasında da ormanlık alanlara giriş çıkışlara sınırlama getirildi.
Ayrıca havadan takip ve kamera sistemleri de etkin olarak kullanılıyor.
CEZASI CAYDIRICI DEĞİL
Ancak tüm bu sıkı önlemler de yatırımlar da ormanlarımızı korumaya yetmiyor.
Bu konunun bir de yargı ayağı var çünkü.
Elbette orman yakmanın cezası var ancak bu ceza yeterince caydırıcı değil.
Orman Kanunu m. 110/4 vd. fıkralarında belirtildiği üzere: "Kasten orman yakan kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve onbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde devlet ormanlarını yakan kişi müebbet hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu maddede yazılı suçların işlenmesi sebebiyle, ölüm veya yaralanmanın meydana gelmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı cezaya hükmolunur" ibareleri mevcut. Yani anlayacağınız sadece terör faaliyetleri kapsamında çıkarılan yangınların cezası ağır. Bunun dışında ormanları kül edenlere ciddi cezalar verilmiyor. Bu konuda yasal olarak atılacak caydırıcı adımlar daha yeşil bir Türkiye ve dünya için artık kaçınılmaz.