Bilgi ve iletişim teknolojilerinde gerçekleştirilen hızlı gelişmeler sonucunda her geçen gün yeni ürünler ve yeni yöntemler ön plana çıkmaktadır. İş dünyasında sadece uluslararası kuruluşlar arasındaki rekabet değil, yakın çevremizdeki küçük ve orta büyüklükteki şirketler arasındaki rekabet de giderek artmaktadır. Yenilikçi ve inovativ kuruluşlar küresel pazarları yönlendirme konusunda daha etkili bir rol oynamaktadır. Girişimcilerimizin ve kuruluşlarımızın iş dünyasında yaşanan haksız rekabetten zarar görmemeleri için birtakım destekleyici önlemlerin alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Bilgi ve Yeteneklerin Geliştirilmesi
Küresel rekabet ortamında işsizlik sorununu çözebilmek için her ülke yoğun bir çaba harcamaktadır. İstihdamı artırma sürecinde parasal kaynaklara ve yeni teknoloji içeren projelere ihtiyaç duyulmaktadır. Öte yandan sadece makine, tesis ve yeni teknoloji yatırımlarının yapılması yeterli olmamaktadır. Yeni teknolojileri ve rekabetçi projeleri tasarlayıp uygulayacak olan insan kaynaklarının bilgi ve yeteneklerinin de geliştirilmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle küresel rekabet ortamında insan kaynakları yönetiminin önemi giderek artmaktadır.
Üretim ve hizmet sektörlerinde dünya standartlarının gerisinde kalan kuruluşlar varlıklarını sürdürmekte zorluk çekmektedir. Kuruluşlarımız ve çalışanlarımız küresel kriterlere göre de kıyaslanmalı ve farklı açılardan değerlendirilmelidir. Kendi ülkemizde ve dış pazarlarda yabancı ürünlerle baş edebilmenin tek çıkar yolu da bu olmaktadır.
İnsan kaynaklarını robot gibi gören bir anlayışla kuruluşların sürekli gelişme sağlamaları söz konusu olmamaktadır. Bir eleman başarısızsa bu başarısızlıkta yöneticilerin de sorumlu olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. İş yerleri insan kaynakları için sürekli öğrenme, yenilik yapma ve verimliliği artırma ortamları olmalıdır. Sürekli verimlilik ve üretim artışı sağlayabilmek için çalışanların yaptıkları işlerle ilgili görüş ve önerilerinin alınması yararlı olmaktadır. Çalışanların eğitimi, gelişimi ve motivasyonu küresel rekabet gücü kazanma açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Çok kademeli yönetim ve katı hiyerarşi uygulamaları kurumsal başarılara ulaşabilmek için artık yeterli olmamaktadır. Katı hiyerarşi giderek yerini yatay örgütlenme, katılımcı ve esnek yönetim anlayışına bırakmaktadır. Günümüzde değişime ayak uyduramayan kuruluşlar varlıklarını sürdürmekte zorluk çekmektedir. Bu nedenle yoğun rekabet ortamında kuruluşların geleceğe yönelik öngörülerde bulunmaları, orta ve uzun vadeli planlar yapmaları gerekmektedir.
Esneklik ve Katılımcı Yönetim
İş yerlerinde bürokratik yönetim anlayışından giderek uzaklaşılmakta, proje grupları ve takım çalışmaları ön plana çıkmaktadır. Başarıya ulaşmada katı disiplin kuralları artık tek başına yeterli olamamaktadır. Yoğun rekabet ortamında esneklik ve katılımcı yönetim uygulamalarına da ihtiyaç duyulmaktadır. İş dünyasında çeşitli düzeylerde çalışanların istek ve beklentileri birbirlerinden farklı özellikler göstermektedir. Girişimcilerin, yöneticilerin ve tüm çalışanların potansiyel gücünün ortaya çıkartılmasında kurumsal hedeflere yönelik esnek yönetim anlayışı önemli yararlar sağlamaktadır.