Sosyal medyadan küçük bir kamuoyu yoklaması yaptım... Arkadaşlarıma "Hayat size ne öğretti?" diye sordum. Ve birçok farklı cevap aldım. Gördüm ki hayat herkese farklı bir şey öğretmiş. En çok verilen cevaplar arasında maalesef güvensizlik öne çıkıyor. Bu konuya başka bir gün döneceğim. Gelelim cevaplara...
Mesela bir arkadaşım demiş ki: Plan yapma! Bu konuda sayfalarca yazabilirim.
Çünkü benim hayatım her zaman plan yapmaya çalışmak ve hep bu planların tam tersini yaşamakla geçti.
Ama hala plan yapmadan duramıyorum.
Napiim tabiatım böyle.
Başka bir arkadaşım sabır cevabını vermiş. Sabır benim göbek adım.
Bana hayat değil annemin öğrettiği bir şey. Ki nitekim annem de bu soruya cevabında 'sabır' demiş. Hayattan öğrendiği sabrı bana aşılamış demek ki. Yani aslında sabrın iki türlüsü var.
Kalbinden geçen bir şeyin hemen olmasını istemek ve onu hemen gerçekleştirmek için harekete geçmek. Bir de istediğine ulaşmak için kat ettiğin yoldaki muvaffakiyet. Ben ikinci sabır türünde başarılıyım. İlkinde ise çok ama çok aceleci.
'Düştüğüm yerden kalkıp devam etmek' cevabı da en sevdiklerim arasındaydı...
Bu cevabı veren genç arkadaşımın umut dolu cevabı beni çok mutlu etti. Hırs güzel bir şey değildir ama başkalarına karşı hırs yaparsan... Seni kendinle yarıştıran, yılmamayı öğreten hırs ise yaşama kuvveti verir. İlk düştüğümde motivasyonum çok bozulsa da düştüğüm yerden devam etmeyi biliyorum ki bu sabırla çok ilgili...
Bir başka cevap ise "İnsanlardan hiçbir şey kendinden çok şey beklemem gerektiğini"... Bu cevap insanın kendi mutluluğu için öğrenmesi gereken şeyi vurguluyor ama bu konuda pek başarılı olduğumu söyleyemem.
Beklenti azalsa da insanın illa ki sevdiklerinden beklediği bir şeyler oluyor.
'BU DA GEÇER YA HU'
"Hiçbir şey kalıcı değil" bu cevap da felsefik bir derinlik taşıyor. "Bu da Geçer Ya HU" sözünü duymuşsunuzdur Sultan 2. Mahmut'un yüzüğünde yazdığı söylenen sözdür ve hikayesi çok ilginçtir. Osmanlı Devleti'nin bilim teknik alanında ilerleme, modernleşme hareketlerinde 2. Mahmut bir öncü olarak kabul edilir.
En köklü reformlar, en köklü değişiklikler onun zamanında yapılmıştır. Bu köklü reformları yaparken çok sıkıntılı günler yaşar. Bir gün yanındakilere; "Bana öyle bir söz bulun ki, bu sıkıntıların, bu dertlerin arasında onu okuduğumda umutsuzluğum gitsin, acım dinsin. Mutlu olduğumda da yine onu okuyayım, rehavete kapılmayayım, dünya nimetlerine tamah etmeyeyim, saltanat makamının, tahtımın gücüyle aslımı, insanlığımı unutmayayım. İşte bu sözü, bir yüzüğe yazdırayım, her gördüğümde, neşem de ve hüznüm de bana aynı etkiyi yapsın" der. Sultan'ın bu isteği üzerine herkes seferber olur. İlim erbabı, şairler, yüzük yapanlara haber salınır. Ne yazılıp çizdilerse Padişah bunların hiçbirini beğenmez, aradığını bulamaz. O günlerde İstanbul'a bir ilim erbabı derviş gelir.
İlim ve irfanıyla ahalinin dikkatini çeken dervişe Sultan Mahmut'un isteği iletilir.
Kalp gözü açık olan dervişin dilinden beklenen o sihirli söz dökülüverir; "Bu da geçer Ya HU" der. Bu sözü duyanlar büyülenmiştir. O günden sonra Padişah ne zaman sıkılıp dara düşse, ya da ne zaman neşelenip dünyaya dalsa bu sözü okuyup kendine çeki düzen verdiği rivayet edilir. Ne güzel değil mi?
Diğer cevaplar arasında şunlar var:
● "Tam olarak uygulayamamakla birlikte hayat bir gün o da bugün...
● "Coğrafya kaderdir"
"Fazla fedakarlığın nankörlük getirdiğini"
● "Her şey olacağına varıyor"
● "Kazık yemenin nasıl bir şey olduğunu"
● "En büyük ihanetlerin en yakından geldiğini"
● "Annen baban hep haklı çıkar.
Bir şey yanlış diyorsa yanlış. O insan iyi değil diyorsa iyi değil"
● "Herkese inanmamayı"
● "Elimdekinin kıymetini bilmeyi"
● "Mucizelerin gerçek olduğunu".