Yeni yılda da ağırlık verdiğimiz konu değişmedi. Piyasalardaki ilginç gelişmelere yoğun şekilde değinmeye devam ediyoruz. Borsa, adeta hiç bir şeyi umursamadan yükselişine devam ediyor, faiz oranları tarihin düşük seviyelerinde dalgalanıyor, altın "Ne yapsam" diye düşünüyor. Gerçekten pimi çekilmiş bombadan farkı yok borsanın.
Aslında piyasa hareketlerinin bilimsel zeminden tamamen bağımsız hareket etmesinin nedenini biliyoruz. Birinci ve temel nedeni, gelişmiş ülke merkez bankalarının enjekte ettiği aşırı likidite, ikincisi kaldıraçlı işlemlerinin çığırından çıkması ve üçüncü nedeni sanal türevin de türevi enstrümanlarla araç yelpazesinin zenginleştirilmesi. Tamamen sanal olan kaldıraçlı sentetik ve egzotik araçlarla piyasa aktörleri yatırım yapmıyor, piyasaların yönü üzerine bahis oynuyor. Bizler de öylesine dejenere ve deforme olmuş piyasaları analiz etmeye çalışıyoruz.
NE OLMUŞTU?
İMKB-100 Endeksi'nin yükselişini destekleyen iki gelişme vardı geçen yılın son aylarında. FED'in üçüncü parasal genişleme programını açıklaması ve Fitch'in olası not artırım beklentisi idi. Bu iki gelişmenin fiyatlanması ile endeks 74 binler seviyesine ulaşmıştı. Ajandaya bakıyoruz... Endeksi yukarı itecek bir not var mı? Hayır yok. Yapay birkaç silik yazılmış gündem dışında. FED dördüncü parasal genişlemeye gidebilir, diğer iki derecelendirme kuruluşundan kredi not artırımı gelebilir. Oysa, S&P "Bir yıldan önce benden not değişikliği beklemeyin" demişti yaklaşık 6 ay önce. Moody's de "Fitch gibi riske girip notunuzu yükseltmem cari açık sorunuz varken" tespitini ileri sürmüş, geçen ay notta bir değişiklik yapmamıştı.
Şimdi, gelelim verilere...
Cari açıkta gerileme var mı? Hayır gerileme yok. Bırakın gerileme ya da aynı seviyede kalmayı, birkaç gün önce Merkez Bankası'nın açıkladığı "Ödemeler dengesi" verilerinden cari açığın belirgin bir şekilde zıpladığını görüyoruz. Ekim ayında 1.92 milyar dolar olan cari açık, Kasım'da yüzde 100'ün üzerinde artış ile 4.48 milyar dolar seviyesine tırmandı. Aralık ayı ve bu yılın ilk aylarında da cari açık ivmelenmesini sürdürebilir. Çünkü, büyüme geçen yıla göre hızlanıyor. Enerji sorunu yerinde saydığından kaçınılmaz olarak cari açık da büyüme oranı ile paralel olarak yukarı çıkacak. Bu durumda not artırımı gelir mi sizce?
Merkez Bankası'nın beklenti anketi de katılımcıların ilginç tahminlerini yansıtıyor. Katılımcı derken ekonomiye yön veren patron ve üst düzey yöneticiler olduğunu hatırlatayım. Cari açık ile ilgili öngörü şöyle; yıl sonunda 61 milyar dolara ulaşır. 2012'nin 11 ayında, cari açık toplamı 45 milyar dolar civarında. Bu durumda 2013 sonunda yüzde 30'un üzerinde bir artış beklentisi hakim olduğunu söyleyebiliriz. Borsanın yükselmek için tutunduğu dal konusunda anket sonucu böyle.
BORÇLAR YÜKSELİYOR
Büyüme oranı ne olur sorusunun yanıtı ise yılsonunda yüzde 4.2 seneye yüzde 4.74 seviyesini bulur şeklinde gelmiş. Yani, Türkiye ekonomisinin "büyüme potansiyelinin" altında bir oran tahmin ediliyor. Eğer tahminlerde yanılma payı düşük olursa, başta sanayi sektörü şirketlerinin bilançolarının parlak, karlılık oranlarının da yüksek olmasını bekleyemeyiz.
Diğer iki veriye de kısaca değinelim...
Özel sektörün yurtdışından yaptığı borçlanma miktarında artış olmuş Merkez Bankası'na göre. 128 milyar olan uzun vadeli borçları 133 milyar dolara çıkmış. Kısa vadeli borçları da eklersek, neredeyse 200 milyar dolar sınırına geliyor. Nasıl olsa kurlarda oynama olmaz beklentisi ağır bastığından risk faktörü göz ardı ediliyor banka ve banka dışı kuruluşlarca.
Tüketici güven endeksinde aşağı çekilme izliyoruz. Tüketiciler gelecek 6 ayda satın alma güçlerinin azalacağını, mevcut koşulların dayanıklı tüketim malı almak için çok uygun olmadığını düşünüyor.
Durum böyle... Verilerden ve bilimsel gerekçelerden kopuk bir çıkış gözlemliyoruz borsada. Sağlıksız bu yükselişin sonu gelir demiyorum. Sakın yanlış anlamayın. Bakarsınız, freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gitmeye devam eder.
