Şunu söylememe izin verin ve ukalalık olarak anlamayın; ülkede kendimden başka iyi röportajcı görmedim, duymadım, tanımadım. Şuna dayanarak söylüyorum bunu:
Uzun yıllar çalıştığım Akşam Gazetesi'nde haftada iki kez röportaj yapıyordum; bir defa bile konuştuğum kişiyi zor durumda bırakacak manşet yapmadım, sözlerini çarpıtmadım, okuyucuma hayal satmadım. Ülkemizde sistem böyle değil tabii, manşete ne kadar abuk, ne kadar seksi, ne kadar provokatif cümle çıkarırsan o kadar iyiymiş gibi algılanıyorsun.
İnanın çalıştıkları gazetelere ve konuştukları koca koca isimlere bakınca "en iyisi herhalde budur" diye düşündüğünüz röportajcıların bile çoğu ünlüyü ne kadar zor durumda bıraktığını size anlatamam.
Ne kadar çok ünlünün popüler röportajcılara güvendiğini ve pişman olduğunu. Bizim çevremiz öyle geniş değildir ama bazılarının mezhepleri öyle; gözlerinin içine baka baka yalan söyleyerek röportaja ikna eden gazetecilere, söylenmeyenlerden manşet çıkaran magazin müdürlerine rastlamak mümkündür.
MAKSAT HABERİ BÜYÜTMEK
Küçük bir çevrede yaşıyoruz, öyle ya da böyle herkes birbirini tanıyor. Kulağıma gelenleri anlatamam, cidden anlatamam...
Her neyse kalp kırmadım kalp kazandım, hayır duası aldım.
Yalan haber yazmadım, abartmadım, işi çarpıtmadım. Çarpıtanların adı alkışlanırken, ben o topa girmemenin keyfiyle yaşadım.
Hiç unutmam bir defasında Özcan Deniz'le konuşmuştum ve o hafta sadece bana röportaj vermişti. Öyle bir cümle kurmuştu ki! Deşifre ederken o cümleyi yazmamaya karar verdim.
Yazsam herkes haberi konuşacak, Özcan'dan bahsedecek, Özcan yeniden açıklama yapmak zorunda kalacak ve ben de havamı atacaktım. Biliyordum ki Özcan aslında başka bir şey söylemek istiyordu ve cümleyi yanlış kurmuştu.
Teybimde olduğu halde o cümleyi görmezden geldim, Özcan'ın da kimsenin de haberi olmadı. "Başlarım böyle gazetecilik başarısına" mantığındayım ben.
BAŞKASIYLA YATABİLİR, ALDATMA SAYMAM
Cem Özer'in röportajı hafta sonuna damga vurdu değil mi?
Hiçbir röportaja inanmadığım için, cümlelerin çarpıtılmış olabileceğini düşündüm. Benim paranoyam bu, haberi yapanı tanımam etmem. Dedim ya şüpheli yanaşıyorum okuduklarıma; bunca yıl sonra magazin haberciliğinin bende bıraktığı hasar olsa gerek. Sonra şöyle düşündüm, "Belki de gündemde kalsın diye bilerek söylemiştir Cem..." Peki, yeniden dizi oyunculuğuna başlayan ve çok iyi bir performans sergileyen Cem Özer, neden bu denli gıcık ve kadın/erkek herkesi karşısına alacağı bir açıklama yapmıştı?
Gerçek ortaya çıktı ve Cem o cümleyi, yani "Sevgilim başkasıyla yatabilir bunu aldatma saymam" cümlesini ne manada söylediğini açıkladı.
Özer, aldatmak üzerine genel bir sohbet yaptıklarını ve eğer aldatan erkek bağışlanıyorsa kadının da bağışlanabileceğini söylemiş meğer. "Aldatmak tensel olmaz, düşünsel olur.
Sevgilim hata yaparsa bağışlarım;
Allah'tan büyük değilim, elbette bağışlarım.
Olmuş bir şey değil ya da onaylama değil söylediklerim.
Bıçaklarım, ayağını kırarım desem kahraman olurum, dememi mi istiyorsunuz?
"Kocamdır aldatır" diyen Hülya Avşar'ı ayakta alkışladınız.
Erkek affedilirse kadın da affedilir" diyen Cem Özer, bu açıklamasıyla alev almaya hazır kadın ve erkeklerin yüreklerini soğutabildi mi bilemem. Ben ikna oldum.
Açıklama yaptığı halde inanmamakta direten ve onu köşeye sıkıştırmaya çalışan zihniyete de şaşmaya devam ederim.