Malum son iki hafta hepimiz için stresli, zor ve üzücü geçti. Çok şükür tehlike atlatıldı ve Türk halkı bayrağına, vatanına sahip çıktı. Heyecanla Yenikapı mitingini beklemekteyim. El ele al bayraklarla, birlik içinde, vatana göz dikip, TSK'yı itibarsızlaştırma çabasına girenlere son bir mesaj daha vereceğiz...
Darbe girişimine kadar bir süredir tatildeydim, benim tatiller aslında aile ziyaretiyle başlıyor. Aile de Ayvalık'ta olunca, haliyle tatile gitmiş oluyorum. Ayvalık, İzmir, Bodrum, Çeşme hattında gidip geliyorum bir buçuk aydır. Mekan değil ama insan izlenimlerimi paylaşmak istiyorum ki, en çok kadınları kızdıracağım sanırım.
Tatil; huzur, dinlenmek ve işin, şehir hayatının stresini atmak demek. Tatil kesinlikle, kadınlar ne istiyorsa o olur demek gibi geldi bana. Bu süreçte sadece ve sadece tatili erkeklerinin burnundan getiren kadınlara rastladım. Hem de ne burnundan getirmek...
KOCALARA ÇİN İŞKENCESİ
'Kapris nedir'in kitabını yazacak donanımda birçok kadınla karşılaştım, kimi öylesine tanıdığım, kimi gayet yakın dostum olan kadınlardı bunlar.
Mesela gayet güzel bir oteldeyiz, şöyle dik bir yamaca doğru sıralanmış bloklar halinde uzanıyor odalar. Kadın en az 28 defa odaya yolladı kocayı.
Kremimi unuttum, ay yanlış krem getirdin, gazeteleri getirsene, şimdi geri götürsene, şapkam nerede, ay şapkam odada değilmiş çantamdaymış, acıktım, yok yok susadım... Kocalar ne günah işlemiş olabilirler ki, kış boyunca bu kaprisi çekiyorlar diye geçti aklımdan. Başka bir yerdeyiz yine Bodrum, şahane bir site.
Evlerin en ufağı bir milyon euro'dan başlıyor, şık ve nezih bir yer. Erkekler ancak hafta sonu geliyor, kadınlar yaz boyu keyifte. Çoğunun hizmetçisi, şoförü, çocuklarının bakıcıları da var. Adamlar cumadan geliyor ya, kadınların istekleri başlıyor. Yemeğe gidelim, tekneyle açılalım, misafirler gelecek organizasyon yap, çocuklarla ilgilen...
Bir de şu model kadın var, dudakları büzüp konuşan ve hiçbir şeyden mutlu olmayan.
Sürekli ergen sesiyle konuşan, "ama ben sıkıldım, ama sırtım çok yandı, ama müzikler kötü, ama alışveriş yapmam lazım, ama içeceğimin buzu azaldı, ama İstanbul'u özledim..." Gerçekten içimin acıdığı erkekler gördüm, ben ki her fırsatta erkeklere laf sokuşturmaktan ziyadesiyle hoşlanırım, bilirsiniz.
Yapmayın, etmeyin, ezmeyin adamları bu kadar... Ama bir yandan da gerçekten bu adamlar kış boyu kadınların nasıl canına okuyorlar ki, bu muameleye reva görülüyorlar, diye bir düşünce geliyor aklıma.
Öyle ya, iş yemekleri, toplantılar, yurtdışı gezileri derken, kadınlar tüm hınçlarını ve kaprislerini yaza saklıyorlar sanırım. Yoksa gerçekten de nazı çekilmeyecek ve oracıkta denize atılacak onlarca hemcinsim var diyebilirim.
İnsanlık namına da ben atabilirim bazılarını denize... Hiç kusura bakmayın...