• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Fosforlu Cevriye mi? Plaza kızı mı?

FİLİZ ÖZKOL

Fosforlu Cevriye mi? Plaza kızı mı?

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 09 Ocak 2023
Herkesin gönlünde, yüreğinde bir aslan yatar düşüncesiyle yola çıkalım bakalım. Günümüzün kızlarının üzerimizdeki etkisi ne olabilir sorusuna hep birlikte cevap arayalım. Televizyonda binlerce kadın karakteri canlandırılıyor.
Yaşantımızın içinde de birçok çehre bize değişik izlenimler veriyor. Bazen ilk defa gördüğümüz kişilere kanımız kaynayıverir.
Sanki yıllarca o kişi ile birlikte yaşamışız duygusu yaratır. Beğeniler ve tercihler arasında gidip gelmeler hiç bitmez. Her toplumun kendi kültür yapısı ve kendi gelenek ve göreneklerine göre donattığı yetiştirdiği bir genç kız modeli var ki; yine standardın dışında kendine özgü yapısında olan kızlarımızı da, inkar edemeyiz.

BEN BUYUM ARKADAŞ!
Doğal yapısını bozmayan, içten samimi ve olduğu gibi diye adlandığımız kızlarımız her zaman baş tacıdır. Bu özelliği bir "tık" aşanlar var. Hani argo deyimle mert afilli, sözünü sakınmayan bulunduğu ortamı fazla önemsemeyen hatta bangır bangır "Ben buyum arkadaş" diyecek kadar sesini yükselten. Çoğumuz severiz.
Delikanlı kız lakabı bizi içine çeker. Onlarda kendimizin bile itiraf edemediği, olmak istediğimiz yönlerimizi buluruz. Eski Türk filmlerinin günümüze çevirisinde cuk diye oturttuğumuz

FOSFORLU CEVRİYELERİMİZ.
Öğrenimi, yaşam alanı ne olursa olsun organik tavırlarıyla bazen tedirginlik yaratsa da, müthiş beğeni toplarlar. Günlük yaşantımızda izlenmesi ve alkış alması ile önemli bir ekolün temsilcileridir.

ŞİKAYETİ TERCİHİ ASLINDA
Gelelim plaza kızlarımıza. İş kafasını abartan, hayatlarının reel değerleri çalışma ve kariyer planlaması içinde olanlar.
Sürekli koştururlar. İyi eğitim almışlardır, duygularını denetim altına almayı iyi bilirler. Plazalarda, ekonomi dünyasının ağ tabakalarını oluştururlar. Bilgilerini sergilemek için her fırsatı değerlendirirler.
Birçoğu yarış atı gibidir. Özel hayatları yoktur. Evlilik ve çocuk yapmak onlar için kariyer engelidir. Aynı ortamda karşılaştıkları kişilerle evliliğe razı olurlar.
Prensiplerini aşamazlar. Günlerinin büyük bir bölümünü yüksek topuklarının tıkırtısı içinde toplantı salonlarında geçirirler. Ailelerine ayıracak zamanları kısıtlıdır. Şikayet ettikleri hangi konu varsa, kendi tercihleridir aslında.. Kariyer odaklı çalıştıkları için evde oturma günlerini hayal eder, hatta bunu bir cümbüşe çevirerek " Kızlar günü, pijama partileri " gibi kutlamalar icat ederler.

YAŞAYAN ÖLÜLERİZ...
Göz önünde olmak, plazanın enleri arasında kalmak için gizli güzellik sırları vardır. Estetikçilerin kuaförlerin müdavimidirler.
"Akıllı, başarılı ve güzel" olmak sloganlarıdır. Bu bitmeyen yarışın içinde insanın sinirlerinin sağlam kalması ütopik bir durum elbette. Psikologların kapısını en çok onlar aşındırır. Çantalarında depresyon ve vitamin ilaçlarıyla dolaşarak sağlıklı kalmaya çalışırlar. Yarışı kaybetmeme ve sırasını kimseye kaptırmama duygusu onları yorduğu için, mutluluk kelimesinin organik anlamını bilmezler. Bir türlü bulundukları alana sığamazlar. Ne yerdeyim ne gökteyim misali bir yaşam biçimi seçtikleri için pişmanlık duyarlar mı? ASLA.. Başka dünya bilmezler ki!
Aslında herkesin kendi hikayesi vardır. Seçimlerimiz kaderimizi yönlendirir.
Her horoz kendi çöplüğünde öter misali yaşadığımız alan ne olursa olsun yaşamın keyfini çıkarmayı unutmayalım.
Bir varmış bir yokmuş. Tabiri caizse hepimiz yaşayan ölüleriz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.