1975 yılında Ajda Pekkan'ın piyasaları kasıp kavuran şarkısı "Kimler geldi kimler geçti" tüm gençliğin ağzında sakız olmuş bir şarkı.
Türkiye için önemli bir değerdir sanatçımız.
Bir nesil onunla büyüdü desek de; daha sonraki nesillere de aktarılmış enerjisiyle hala ayakta alkışlanıyor. Bu çok benimsediğimiz şarkının sözlerini, değerli insan rahmetli Fikret Şenes yazmıştı. Orjinali, Guyanalı şarkıcı Sol Raye tarafından seslendirilen, müziği İngiliz bestekâr Tony Hatch tarafından bestelenen "If We Were Free" adlı parçanın Türkçe arajmanıdır. Şarkının bestecini kutlamak bir yana Türkçe versiyonundaki sözler hayatımıza damga vuran anlatımdır. Hepimizin hayatı kocaman bir roman cümbüşüdür.
CEVABI OLMAYAN SORU
Evet! Kimler geldi, kimler geçti...
Bazıları hayatımızda izler bıraktı. Muhteşem anılar paylaştık. Anılarımızın baş köşesine yerleştiler. Yaşantımıza anlam kattılar. Bazılarını anımsamak için hafızamızı zorlamak zorunda kaldık.
Herkesin yaşamımızda bir rolü vardır.
Büyük veya küçük. Bir yapbozun parçaları gibi. Muazzam bir mekanizma.
Yaradan'a ve yaratılışımıza hayran olmamak elimizde değil.
Hayatımızın her anı değerli.
Hayatı ne kadar ciddiye aldığımız önemlidir. Tuhaf bir canlı topluluğu insanoğlu.
Öleceğini bilerek ihtiraslı bir şekilde yaşama bağlanmak avantaj mı sağlıyor veya düşünme mekanizmamızın bize oynadığı bir oyun mu?
Hayata anlam katan bizleriz, yarınımızı farklı kılmak için yaptığımız ne varsa hayatın anlamı da odur. Başkalarının sunduğu hayatı yaşamak yerine kendi hayatımızı yaşayabilmek. Peki, kaçımız bunu başarabiliyoruz?
Hayatın anlamı, hayatın sadece biyolojik bir süreç olmadığı, hayatı anlamlandırmak ve derinliğini çözümlemek adına felsefeciler de teoriler ortaya koymuşlar fakat bu dünyaya neden geldik? sorusunun cevabını hala bulamıyoruz.
Kısa bir öyküdür aslında hayat; uğruna acılar çektiğimiz, az bir zamandır tadını çıkarabileceğimiz. Hayat, onu anlamını bir gün bulabilmek uğruna koşuşturacak kadar uzun değil. Her gününü dolu dolu yaşamak gerekir ki, o bir gün geldiğinde zaten gerçek anlamını bulmuş olduğumuzun farkına varacağız.
Doğum yolculuğumuzla başlayan hayatımızdan, yaşam sonuna kadar karşılaştığımız insanların hepsini aklımızda tutacak bir zihin yapısına sahip olsaydık, herhalde geçmiş yaşamımızı düşünmekten önümüzdeki yaşam senaryomuza adapte olamazdık. Beyin garip bir mekanizma, bazı bölümleri unutmak zorundasınız.
Yaşamın kuralı bu galiba.
Anlam kazandırmak için, hayata anlamlı bakmak gerekir, Anlamsız bir bakış, anlamsız bir hayatın simgesidir.
Hayat bu kadar basit bir şey işte.
Yaptıklarımız, yapmak istediklerimiz, özlediklerimiz, pişman olduklarımız, onardıklarımız, onaramadıklarımız...
Hepsi basit, minicik şeyler ama ulaşamadıkça, çözemedikçe, yenemedikçe bize kocaman geliyor.
ANILARA YOLCULUK
Hayatı düşünmemeye çalıştıkça, kendinizi daha fazla düşünür halde buluyoruz.
Alışkanlıklarımızı ve düşünce biçimimizi gözden geçirmemiz, anılarımıza yaptığımız bir yolculuktur aslında.
Her karşılaştığımız kişi beynimizde iz bırakır ve bir başka biçimde bir hikayenin içinde aniden belirir ve onu unutmadığımızı hatırlatır. Eski dostlar eski şarkılar, eski aşklar, eski olaylar, eski filimler, eski fotoğraflar, Müzeler, tarihsel yapıtlar, eski oturduğumuz semt, tavan arası, ilkokul öğretmenimiz, çocukluk anılarımız, okul yıllarımız o kadar hatırlanacak çok şey var ki unuttuğumuzu zannettiğimiz. Hayatımıza anlam katan bizi bize hatırlatan şarkılara ne çok şey borçluyuz. Boşuna üstadlar dememiş "Müzik ruhun gıdasıdır" diye. Yaşayalım, anımsayalım, anılarımızı biriktirelim. Yaşadığımız her şey bizim hazinemizdir. Hepimizin hayatından KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ. Hepsine teşekkür edelim.. İyi ki var oldular. Sevgiler.
Küpe
Hatıralar da dal istiyor, kuşlar gibi konacak.
Oktay Rıfat
