10. yüzyılda, bir Viking balıkçı köyü olan kurulmuş olan ve Dancada "ticaret limanı" anlamına gelen Kopenhag, Danimarka'nın başkenti ve en yüksek nüfuslu şehridir. 2022 itibarıyla şehrin nüfusu 805.420'dir. Öresund boğazı ile İsveç'in Malmö kentinden ayrılır. Öresund Köprüsü, iki şehri demiryolu ve karayolu ile birbirine bağlamaktadır (ki zaten bu şehre gelenler Malmö'ye de günübirlik uğramakta ve bu sayede kendilerini bir taşla iki ülke vurmuş(!) kabul etmektedirler. Ben de 4 günlüğüne bu şehri ziyaret ettim. Eğer aktarmalı uçacaksanız nispeten daha ucuz bir bilet buluyor olsanız da İzmir'den direkt bir uçuşla 3.5 saatlik bir yolculukla şehre ulaşabilirsiniz.
RAHAT İNSANLAR
Bir konuda özellikle uyarayım. Avrupa şehirlerindeki o ayrımcı, snop bakış burada olmasa (hatta insanlar genel olarak güler yüzlü ve yardımsever olsa) da, havaalanında giriş ve çıkışta, yetersiz personel yüzünden biraz sıkıntı yaşayabilirsiniz. Rahat insanlar yani... Kredi kartının artık çok yaygınlaşması sayesinde para bozdurma, para taşıma derdi kalmamış. Yine de (ilk iki gün kafada çok hesap yapılır) 1 kron'un 6.5 liraya eşit olduğunu anımsatalım. Şehir, Avrupa'nın pek çok yerini andırsa da mimari yönden farkları olduğu söylenebilir. Kopenhag'ı tanımlamak gerekirse; geleneksel nehir yerine kuzey denizi ekleyin. Sonra bir kaba eser miktarda Helsinki, biraz Prag, bolca da Amsterdam ekleyip bir kapta çalkalayın. Böyle bir yer elde edersiniz. Geniş caddeleriyle çok iyi planlanmış bu küçük şehirde, isteseniz de (benim gibi yön duygusu zayıf insanlara sesleniyorum) kaybolmazsınız. Bir şekilde başlangıç noktanıza dönebilirsiniz. Değişik mimariden kastımı da şöyle ifade edeyim, Mesela Paris'te, şehrin genel tarihi dokusunun dışında kalan La defans isimli modern bir gökdelenler bölgesi vardır. Pek çok eski Avrupa şehrinde de şehrin genel dokusuyla uyuşmayan, sırıtan yerler vardır. Bu yüzden moderniteden kaçamayan şehirlerde bir 'old town' bulunur. Kuzey ülkeleri-biliyorsunuz-mimari ve dizayn açısından ünlü. Kopenhag'da da son derece klasik bir binanın yanında ultra modern bir bina yer alıyor. Ancak bu yeni bina, çevre dokusuna öylesine uyumlu tasarlanmış ki, renk ya da boyut açısından eski binanın doğal bir uzantısıymış gibi görünüyor. Algıda bütünlüğü bozucu bir sıçrama hissetmiyorsunuz. Benim için bu mimari detay, şehri benzerlerinden farklı kılan nokta oldu.
FOTOJENİK BÖLGE
Özellikle kanal çevresindeki Nyhavn, geleneksel tekneleri ve kafeleriyle bir Amsterdam tadı veriyor ve şehrin en fotojenik bölgelerinden biri olmayı hak ediyor. Burada alçak teknelerle bir kanal turu yapmadan dönülmez. Kopenhag, dünyanın en bisiklet dostu şehirlerinden biridir. Park yeri de sınırlı olduğu ve (bu nefis bir şey) trafik yavaş ve yayaya son derece saygılı olduğu için Kopenhag ve bisiklet birbirinin mükemmel tamamlayıcıları. Son olarak dünyanın en güzel ırklarından birine sahip bu insanlar için güzelliğin ayırt edici bir özellik olmadığını, insanların abartılı giyinmediklerini ve güzelliklerinin ya da varlıklarını insanların gözüne sokmadığını belirterek bu haftayı noktalayalım. Haftaya, şehrin derinliklerine ineceğiz.
