Güneydoğu illerimizde şiddetli depremler oldu. Pek çok can kaybı ve yaralı var. Soğuk ve yağışlı kış günlerinde binlerce insanımız yaşama mücadelesi vermekte. Devletimiz ve halkımız, yaraların sarılması için var gücüyle yardıma koşuyur. Bu vesileyle Kur'an'daki Zilzal suresinin olaya uygun bir tefsirini yapmak istiyorum. Surenin meali şöyle:
1- Yer şiddetli bir depremle sarsıldığında,
2- İçindeki ağırlıkları dışarı fırlatıp attığında,
3- Ve insan: "Ne oluyor bu dünyaya?" diye dehşete düştüğünde.
4- O gün yeryüzü (hal diliyle) olup biten her şeyi bir bir anlatır.
5- Çünkü Rabbin ona böyle vahyetmiştir.
6- O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.
7- Sonunda zerre kadar iyilik yapan kimse onun karşılığını görecek.
8- Zerre kadar kötülük işleyen de onun cezasını çekecektir.
TEFSİRİ
İkinci ayette arzın ansızın içindeki ağırlıkları dışarı fırlattığından söz edilir. Gerçi son depremlerde yeryüzü içindekileri çıkarmayıp üstündekileri yutuyor. İnsanları, taparcasına bağlandığımız eşyamızı, paramızı, kat kat dairelerimizi yutuyor. Onlarla birlikte ümitlerimizi, hayatlarımızı, pek değer verdiğimiz projelerimizi yutuyor. Gün olur başka bir depremde de toprak, bütün bunları alttan gelen bir basınçla kusarcasına dışarıya çıkarabilir.
Üçüncü ayet: Bu durum karşısında sağ kalanlar dehşete kapılır, korku ve panik içinde "Ne oluyoruz, neden her şey alt üst oldu" diye hayıflanırız. Kimimiz kaybettiğimiz yakınlarımıza yanarız, kimimiz bin bir emekle aldığımız evimize, değerli eşyalarımıza gözyaşı dökeriz.
Dördüncü ayet: Bu dehşet ortamında yeryüzü hal diliyle olup bitenleri anlatır ve der ki: Ey insan sızlanıp durma! Bina yaptın, iyi, ihtiyacın var yapacaksın. Ama neden kurallara uymadın? Demiri, çimentoyu niçin ölçüsüne göre kullanmadın? Devlet inşaat yönetmelikleri çıkardı, neden uygulamadın? Ey kontrol mühendisi neden görevini iyi yapmadın? Ey müteahhit, daha çok kar etmek için neden malzemeden çaldın? Depremde yanındaki bina sapa sağlam dururken senin yaptığın un ufak olunca hiç yüzün kızarmadı mı? Ey usta, kalfa sen neden patronun hırsına alet oldun? Belediyelerin yetkili kurulları, teknik elemanları, siz neden işleri düzgün takip etmediniz? Ey başkanlar, üst düzey yöneticiler; siz ehliyetli ve liyakatli elemanlar kullanmaya neden önem vermediniz? Ey sıradan vatandaş, bu ve benzeri yanlış uygulamaları bildiğin halde, duyarlık gösterip de hiç ikaz görevini yaptın mı? Yoksa görmezden mi geldin? Yazık size, hepinize!
Başka suçlu aramayın, suç hepinizindir. Ahlaksızsınız! Pek çoğunuz hırsının, aşırı ihtirasının, daha çok kazanma isteğinin esiri olmuşsunuz. Din kurallarının sadece şekliyle ilgilisiniz.
Beşinci ayet: Yeryüzünün dili mi var ki bunları söylesin! O hal diliyle söyler. Zaten manzara ortada, deprem sonrası binbir acı yaşanmakta.
Altıncı ayet: Bu iş burada bitmiyor, asıl mesele kıyamet gününde ahirette karşımıza gelecek. Kim ne yaptıysa kendisine olduğu gibi gösterilecek. Bu dünyada basit çıkarlar için yapılan yanlışlar, yağmacılık, fırsatçılık bir bir ortaya çıkacak.
Yedinci ayet: Sonunda zerre kadar iyilik yapan kimse onun karşılığını görecek. Yaşadığımız acıdan dolayı karamsar bir tablo çizdik. Oysa dünyada iyiler de var. Son deprem örneğinden hareket edersek; inşaatta işini sağlam yapan, kendi maddi çıkarından çok başkasının iyiliğini düşünen, yaptığı işi insanlar değil Allah beğensin diyenler bunun ödülünü görecekler. Menfaatsiz şekilde yardıma koşanlar aynı şekilde karşılık bulacaklar.
Sekizinci ayet: Zerre kadar kötülük işleyenler de cezasını çekecekler.