Son yazılarımda vizyondaki ve yakın zamanda gelecek filmleri sizlerle paylaşmıştım. Bu hafta ise biraz nostalji yapmak istedim. Özellikle önceki yazımda vurguladığım sonbahar havasına uygun bir etkinliği sizlere önereceğim. Önümüzdeki günlerde, bir izin günümde yeniden Harry Potter serisine başlamayı düşünüyorum. Bu benim için adeta bir terapi. Havalar soğuyup günler kısalırken bile zihnimi toparlamama yardımcı oluyor. Hafta sonuna denk gelmişken bu düşüncemi sizlerle de paylaşmak ve belki biraz olsun kafanızı dağıtmanızı sağlamak istedim. Sonuçta Eylül ayı, Harry Potter ayıdır. Üstelik yeni çıkacak dizi öncesi hafızalarımızı tazelemek için de güzel bir fırsat. Daha önce de söylediğim gibi, diziyi heyecanla bekliyorum. Bu kez biraz daha ayrıntıya inmek istiyorum. Kitapta olup da filmde göremediğimiz birçok sahne bu diziyle ekranlara taşınacak. Örneğin, Harry'nin eniştesi Vernon Dursley'in iş yerini göreceğiz. Ayrıca kitaplarda yer almasına rağmen filmlerde hızlıca geçilen Harry ve Hagrid'in Londra'daki alışveriş macerası, dizide çok daha ayrıntılı işlenecek.
KARAKTER DEĞİŞİMLERİ
Ancak oyuncu kadrosu yavaş yavaş açıklanmaya başladıkça, açıkçası biraz hayal kırıklığı yaşamaya başladım. Bazı çevrelere şirin görünme çabasıyla, hepimiz için özel bir yere sahip olan bu eserin kimyasının değiştirileceği yönündeki haberler beni oldukça üzüyor. İlk olarak Severus Snape karakterinden başlayalım. Kitaplardaki tasviriyle Alan Rickman'ın beyaz perdede canlandırdığı Snape o kadar örtüşüyordu ki, izleyiciler için adeta birebir bir eşleşme olmuştu. Ancak gelen son haberlere göre, yeni dizide Snape karakterini siyahi bir oyuncu canlandıracak. Her türlü ırkçılığın ve cinsiyetçiliğin karşısında duran biri olarak, bu tür değişikliklerin sanılanın aksine sempatik değil, yapay geldiğini düşünüyorum. Çünkü ortada bir kitap ve bu kitapta yapılmış net bir tasvir var. Zaten yıllardır kırılmadık rekor bırakmamış, sayısız ürünü ve uyarlaması olan bir evrenin karakterlerini bu şekilde değiştirmek, orijinal yapıma haksızlık gibi geliyor.
ÖRNEKLERINI GÖRDÜK
İkinci haber ise kötü karakter Voldemort hakkında. Bilindiği gibi, bu karakteri kimin oynayacağı uzun süredir gizli tutuluyordu. Gelen bilgilere göre seçmelere hem kadın hem de erkek oyuncular davet edilmiş ve karakterin "cinsiyetsiz" olarak yansıtılması düşünülüyormuş. Evet, baktığımızda Voldemort gerçekten de cinsiyetsiz bir figür gibi duruyor. Zihni tamamen güce odaklanmış bir karakter. Ancak yine de geçmişte bir erkek olarak tanıdığımız bu karakteri cinsiyetsiz yapmak bana biraz abartılı geliyor. Zaten başlı başına zorlu bir işe kalkıştılar. Daha önce yapılmış, rekorlar kırmış, insanların defalarca yeniden izlediği bir seriyi tekrar ekrana taşımak hiç kolay değil. Bir de üstüne bu tarz karakter değişiklikleri eklenince, bana göre bu, sadık hayran kitlesine bir çeşit ihanet gibi oluyor. Bu durumu Yüzüklerin Efendisi ve Game of Thrones örneklerinde de gördük.
HEVESLE BEKLİYORUZ
İki yapımın öncesini anlatan diziler izleyiciyle buluştu. Örneğin, Yüzüklerin Efendisi evreninde geçen Güç Yüzükleri dizisi, kötü karakter Sauron'un geçmişini anlatıyordu ancak beklenen başarıyı yakalayamadı. Çünkü orijinal üçlemenin üzerine gereksiz detaylar eklendi ve bazı değişikliklerle bütünlüğü bozacak hatalar yapıldı. Benzer şekilde, Game of Thrones evreninde geçen House of the Dragon dizisinde de daha önce hiç karşılaşmadığımız bir ırkla tanıştık. Gerçi burada biraz toparlamışlar; bu soyun "zamanla kuruduğunu" belirterek bir mantık zemini oluşturmuşlar. Umarım Harry Potter dizisi de benzer hataları tekrarlamaz. Çünkü bu evrenin hayranları artık rastgele değişikliklerle değil, kitaba ve orijinal hikâyeye sadık bir yapım izlemek istiyor. Hevesle bekliyoruz. Umarım bu heyecanımız kursağımızda kalmaz. "Muziplik sona erdi."
