Bir süredir sinema salonlarından uzak kalmıştım. Bunun en önemli sebebi, geçmiş yazılarımda da bahsettiğim gibi kaliteli bir içeriğin eksikliğiydi. Ama dediğim gibi bizi ocak ayına kadar nefes kesici filmler bekliyor. Unutmadan söyleyeyim; 2025 yılının sonuna kadar çarşamba günleri "Sinema Günü" ilan edildiği için ciddi bir indirim söz konusu. Ben de bu fırsattan yararlanmak için soluğu sinemada aldım. 3 Ekim'de vizyona giren Savaş Üstüne Savaş (One Battle After Another) filmine gittim. Zaten çıkmasını dört gözle beklediğim bir yapımdı. Paul Thomas Anderson'un yönettiği filmin başrol oyuncuları Leonardo DiCaprio, Sean Penn ve Benicio Del Toro. Hollywood'un ünlü yıldızı DiCaprio, bu filmde de oyunculuğunu zirveye taşımış. Zaten daha vizyona girmeden Oscar adayları arasında gösterilen film, bir babanın kızı için ne kadar ileriye gidebileceğini anlatıyor. Bob Ferguson (Leonardo DiCaprio), geçmişinden kaçan bir anarşisttir ve tüm mücadelesi kızı Willa Ferguson (Chase Infiniti) içindir. Filmin türü gerilim olsa da içinde zaman zaman komedi unsurlarına da yer verilmiş.
İÇ ÇATIŞMALAR VAR
Filmin kamera açıları ve görsel efektleri inanılmaz derecede gerçekçi. Alıştığımız abartılı Hollywood efektleri yerine, gerçek hayata daha yakın sahneler görüyoruz. Ayrıca, son dönemde ABD'de artan göçmen karşıtı politikalara yönelik güzel göndermeler barındıran bir yapım olarak dikkat çekiyor. Film, izleyiciye tek bir karakter üzerinden empati kurdurmak yerine, neredeyse her karakterin sevimsiz yanlarını göstererek onları sevmekten çok anlamamıza imkân tanıyor. Örneğin; kızın annesi Perfidia Beverly Hills (Teyana Taylor), devrim uğruna ailesini terk etmiş gibi görünse de, aslında kendi korkularından kaçıyor. Bu da onun davranışlarını farklı bir gözle değerlendirmemizi sağlıyor. Yine kötü karakter olarak gördüğümüz Komutan Steven J. Lockjaw (Sean Penn), ırkçı bir düşünce yapısına sahip. Albay rütbesine yükselerek gizli bir oluşuma davet ediliyor. Ancak film boyunca onun da kendi iç çatışmalarını yaşadığını, her şeyin siyah ya da beyaz olmadığını görüyoruz.
BİR BABA MESELESİ
Elbette, hemen hemen her filmde olduğu gibi bu yapımda da ucu açık bırakılan bazı noktalar var. Örneğin, kızın gerçek babasının Bob mu yoksa Steven mı olduğu net bir şekilde açıklanmıyor. Film sonrası bu konuyu izleyen birkaç kişiyle konuştuğumuzda ortak bir karara varamadık. Ancak bana göre yönetmen bu belirsizliğe rağmen bazı ipuçlarını izleyiciye sunuyor. Sonuç olarak sinemaya gitmeyi seviyorsanız, bu filmi kaçırmayın derim. Oscar adayı olması beklenen bir filmi, sinema salonunun o kendine has atmosferinde, dev perdede izlemek bambaşka bir deneyim olacaktır.
EFSANE GERİ DÖNDÜ
Bilim kurgu severlere güzel bir haberim var: TRON efsanesi geri döndü! 2010 yılında rekorlar kıran film, 15 yıllık aranın ardından devam filmiyle vizyona girdi. Yönetmen koltuğunda Joachim Ronning otururken, başrollerde Sarah Desjardins, Jared Leto ve Greta Lee yer alıyor. Oyuncu kadrosu ve fragmanlarıyla şimdiden nefes kesen yapım, geçtiğimiz cuma günü izleyiciyle buluştu. Ayrıca, görsel bir şölen sunması beklenen filmin IMAX formatında izlenebileceğini de müjdeleyeyim. Filmin konusunu ise şu şekilde özetleyebilirim: "İki dünya birleşiyor. Sonuçları ise ağır olacak." Haftaya bu filmle ilgili deneyimlerimi paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
