YEMEZLER...
Siz vatan hainliğini apaçık ilan eden bir bildiriyi "düşünce özgürlüğü, akademik özgürlük" diye süsleyip püsleyip sunacaksınız ve bizim de buna inanmamızı bekleyeceksiniz. Hiç kusura bakmayın hanımlar beyler ama tek kelimeyle; yemezler.
Güneydoğu'da içimizi dağlayan, her gün bir eve değil, her eve polisiyle askeriyle şehit ateşinin düştüğünü görmezden gelecek ve hatta tabiri caizse sakız gibi çiğneyeceksiniz ama alçak PKK'yı ve onun yandaşlarını bırakın eleştirmeyi neredeyse kutsayacaksınız ve biz de sizin bu sözlerinize; akademik özgürlük, fikir özgürlüğü kapsamında saygı duyacağız öyle mi? Tekrar ediyorum; Yemezler..
Siz, orada canı pahasına bu milletin, bu devletin bölünmez bütünlüğünü koruyan devlet görevlilerimize neredeyse "vatan haini" diyeceksiniz ve biz buna akademik özgürlük, fikir özgürlüğü diyeceğiz öyle mi? Yine söylüyorum; Yemezler...
Siz utanmadan devleti "Katil" ilan edeceksiniz ama bu devleti, bu milleti bölmek için kan dökmekten, kan içmekten bıkmayan PKK ve onun yandaşlarını tek bir kelam eleştirmediğiniz, kınamadığınız gibi neredeyse "Haklı" diyeceksiniz ve biz bunu akademik özgürlük, fikir özgürlüğü kapsamında göreceğiz öyle mi? Yemezler..
Eli kanlı PKK ve onun uzantıları masum sivil insanları yaşadıkları kentlerin içinde rehin alıp Canlı Kalkan olarak kullanırken, o bölgedeki gerçekleri gizleyecek ve o masum halkı korumaya kurtarmaya çalışan devleti ve devlet görevlilerini "Katil" ilan edeceksiniz ve biz buna akademik özgürlük, fikir özgürlüğü diyeceğiz öyle mi? Yemezler...
Siz bu alçak algı operasyonuna bilerek veya bilmeyerek alet olanlarsınız.
Bu bildiriye imza atanların neredeyse tamamı o bölgeye adım atmamış, sorunun ve toplumun gerçeklerinden bihaber, devletine, milletine ve hükümete düşmanlığı artık her tür gerçeği inkar eder pozisyona gelen en hafif ifadeyle "müzmin muhalif" olmayı bir kimlik olarak benimseyenlerdir.
Türkiye'nin bekaa sorunu olan bir konunun arka planını gizlemeye, terör örgütü ve uzantılarına alan açmaya çalışan bir bildiridir.
Ve; işte tam da bu yüzden de bunun adı; ne akademik özgürlüktür ne de fikir özgürlüğü...
Ve, işte zaten bu yüzden de vatanını milletini devletini seven hiç kimseyi inandıramazlar..
Yani;
Yemezler...
TOPAL ÖRDEK KILIÇDAROĞLU
Bugünkü yazımda aslında CHP kurultayını analiz edecektim. Bir bakıyorsunuz CHP'nin 35. Olağan Kurultayı hem sayfalarca yazılacak detaylarla dolu ama bir bakıyorsunuz tek satır bile yazılmayacak kadar boş. Girdiği 8 seçimi kaybeden bir Genel Başkan olarak tek başına aday olduğu seçimde kendisini tam oyla seçtiren ama birlikte çalışacağı ekibin neredeyse yüzde 50'sini seçtiremeyen bir Genel Başkan olarak Kılıçdaroğlu bundan sonra artık "Topal Ördek" olmuştur. (Bilmeyenler için hatırlatayım Topal Ördek deyimi bir hakaret değildir. En basit ifadeyle; ABD Başkanlarının son dönemlerinde etkinliğini kaybetmiş iktidarları için kullanılan bir deyiştir)
Siyaset ve kurultaylar, kongreler; partilerin kendilerine oy verecek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının önüne koyacakları ev ödevleri gibidir. Siz, halkın önüne iddianızı koyarsınız ve halk size bu ev ödevi üzerinden karne verir, oy verir. Ama siz, bırakın iddiayı, kurultayda yaptığınız konuşmanızı ve hedefinizi, halkın yüzde 52'sinin oyuyla Cumhurbaşkanı seçilmiş Recep Tayyip Erdoğan'a ağza alınmayacak hakaretlerle süsleyerek ortaya koyan bir siyasetçi olarak kendi hiçliğinizi de ilan etmiş oluyorsunuz zaten.
Çok fazla söze de gerek yok aslında; CHP'de bugünden itibaren tüm hesaplar ve adımlar artık 2018 Kurultayına yönelik yapılacaktır. Ve; bugünden kayıtlara geçsin diye yazıyorum; 2018'de CHP'nin yeni Genel Başkanı şimdiden hayırlı olsun...