OECD ve TÜİK verilerine göre Türkiye'de okumayan ve çalışmayan 15-29 yaş grubundaki genç kadınların çağ nüfusuna oranı 2013'te %45,2 iken 2014'te %46'ya yükseldi ve sayıları 92 bin arttı. Bu açıklamayı yapan TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu), bu oranla Türkiye'nin, OECD üyesi veya ortağı 39 ülke arasında açık ara birinci olduğunu da belirtti.
Bunun anlamı her 2 genç kadından 1'inin eğitimden ve çalışma hayatından uzak olması. Evlerinde oturuyor olmaları.
Konuyu biraz daha açalım: TÜİK'in Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre 2013 yılında 15-29 yaş grubundaki toplam kadın sayısı 9 milyon 296 bin kişiydi ve bunların 4 milyon 202 bini okumuyor ve çalışmıyordu. 2014 yılında bu kadınların sayısı daha da arttı. 92 bin yeni katılımla sayı 4 milyon 294 bine yükseldi. Yani 4 milyon genç kadın evinde oturuyor ve en üretken, en verimli, en dinamik çağında ülke ekonomisine bir katkıda bulunmuyor. Kendine de yatırım yapamıyor. Kendini geliştiremiyor.
TİSK'İN DİKKAT ÇEKTİĞİ RAPOR
TİSK, 21 Mayıs 2016'da açıkladığı bu raporla "Hayatı evle sınırlı genç kadın kitlesinin büyüdüğüne" dikkat çekerek diyor ki:
Resmi politikalar gençlerin ve kadınların eğitime ve istihdama daha fazla katılmasını öngörmesine rağmen ortaya çıktığı anlaşılan bu olumsuz eğilimin nedenleri dikkatle araştırılıp değerlendirilmeli.
Genç kadınların eğitime ve istihdama katılmalarını teşvik için daha etkili kamu politikaları uygulanmalı.
Doğru söze ne denir? Aslında başta kadın örgütleri olmak üzere pek çok sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası hatta hükümet yetkilileri yıllardır genç kızların eğitimi, istihdama katılımları ve girişimcilikleri için canla başla kampanyalar sürdürüyor ve açıklamalar yapıyorlar.
Örneğin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Küresel ekonomiyi kadınlar rayına sokar. Kapsayıcı büyüme, kadınların çalışma hayatına katılımıyla, kadın girişimcilerin desteklenmesi, kızların eğitimine kaynak aktarılmasıyla olur."
TELEVİZYONCULARIN SORUMLULUĞU
Ama demek ki yetmiyor. Yetmediği için de "Hayatı evle sınırlı genç kadın kitlesi" büyüyor.
Hayatı evle sınırlı kadınlar ne yapıyor?
Tekdüze ve üstelik değeri olmayan ev işleri ve çocuk bakımının dışında ne yapıyor?
Televizyon izliyorlar. Aslında sosyal hayatla veya dünyayla tek bağlantıları bu... Tek eğlence ve eğitim araçları televizyon. Ama biliyorsunuz bizim televizyon kanallarımızın politikası insanları eğlendirmek üzerine kurulu.
Hayatı evle sınırlı kadınları eğitelim, böylelikle hem onların kendilerini geliştirmelerini, ufuklarını genişletmelerini sağlamış oluruz, hem de ülkenin kalkınmasını ve toplumun refah durumunu geliştirmiş oluruz, diye bir kaygıları veya sorumluluk anlayışları yok.
Büyük paraların döndüğü rekabet ortamında hiç kimsenin işine yaramayacak, tam tersine değer yargılarının olumsuzlaşmasına yönelik en düzeysiz programları yayınlamakta bir sakınca görmüyorlar. "Gelin evi" adı altında yayınlanan bir program örneğin.
İnsanların ekonomik durumu, zevkleri ve bakış açılarıyla dalga geçmenin ve gereksiz bir "benim evim/gelinliğim/düğünüm/ takılarım/fotoğraflarım/albümlerim/ eşyalarım vs. daha güzel" yarışına girmenin kime ne yararı var?
