Mutluluğun ve dinginliğin şehri Sındırgı, tarihi dokuları, doğal güzellikleri ve jeotermal su kaynaklarıyla termal turizmin buluştuğu eşsiz bir Anadolu kenti... Doğanın kucağında, leyleklerin yuva kurduğu, mutluluk ve sağlık veren bir şehir... Balıkesir'in en verimli topraklarına sahip bir Kuzey Egeli...
Geleneksel hayatın kaybolmadığı, modern yaşamla kaynaştığı ve bunun sonucu olarak sunduğu farklı bakış açısıyla insana huzur veren bir kent dokusu... Özünde bir 'Doğal Şehir'... Türkiye'de bu unvanı başlatan ve ilk alan şehirdir Sındırgı...
Sındırgı, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden birisi ve aynı zamanda bulunduğu coğrafya ve temsil ettiği kültürel değerler açısından, ülkemizin yaşadığı sosyal ve ekonomik değişmeleri yansıtan önemli bir ilçe. Sındırgı, bir değişim ve dönüşüm hikayesi yazarak Türkiye'ye örnek olacak, kendi iç dinamiklerini, tarihi kültürel zenginliklerini kullanarak yerelden bir kalkınma modelinin örneğini sunmaktadır.
Biliyorsunuz, 1980'li yıllara kadar işlek olan İzmir- İstanbul karayolunun güzergahının değişmesi, tütün üretiminin sınırlanması ile ekonomisinin can damarı iki önemli unsurunu kaybetmişti.
Ama Sındırgı şimdi, sahip olduğu doğal, beşeri ve tarihi özelliklerini kullanarak bir cazibe merkezi olmuş, göç alarak büyüyen ve gelişen bir doğal şehir olmuştur. Termal turizminden eşsiz doğal güzelliklerinden 3000 yıllık mistik hikayesi olan Coğrafi İşaretli Yağcıbedir halısından, tarımı ve gastronomisi ile Türkiye'ye örnek olmaktadır.
Türkiye'de ilk jeotermalle meyve kurutma tesisi 'Balkuru'.
Sındırgı öncelikle değişip dönüşüyor.
İlçemizi marka şehir yapacak festivaller, sanat günleri, termal ve gastronomi konusunda yaşanan gelişmeler, o toprakların çocuğu olarak beni mutlu ediyor.
Tüm bu gelişmeler Sındırgı'yı önemli bir turizm destinasyonu haline getiriyor. Jeotermalle ısınan kentte Türkiye'nin ilk ve tek jeotermalle çalışan kuru meyve tesisi bulunuyor. Dünyada sadece Japonya ve Sındırgı, termal suyuyla şifa dağıtıyor.
Turizm alanında yeniliklere açık, doğallığını, kültürünü ve gastronomisini de aslına uygun şekilde yaşatmak adına sürekli projeler geliştiriliyor. Hatta Sındırgı Türkiye'ye proje ihraç eder hale geldi...
JEOPARK PROJESİYLE TANINACAK
Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş, jeopark projesinin Sındırgı'yı dünyaya tanıtacağına inanıyor. Yerel kalkınma projesiyle halkın ekonomik yönden güçlü hale geldiği, hayata bakışının değiştiği, kendine güvenen insanların oluşturduğu Sındırgı, jeopark ve müze projesiyle yaratılacak farkındalık sayesinde 'marka kent' olma yolunda önemli bir adım atmış olacak.
Doğal yapıyı bozmadan inşa edilecek jeoparkta ahşap yürüyüş yolları bulunuyor.
Proje kapsamında öz çekim (selfie) yapılabilecek alanlar oluşturulacak. 'Sonsuzluk havuzu' denilen bir karış derinliğinde sıcak su havuzu yapılacak. Girişte 500 metrekarelik müzesi, 1.5 kilometre uzunluğunda ve 2 metre genişliğinde ahşaptan koridor şeklinde ışıklandırılmış yürüyüş yolları olacak.
Etrafı da tamamen kapandıktan sonra çitle çevrilerek tek yerden kontrollü girişi sağlanacak. Fotoğraf tutkunlarına da manzarasıyla ilham veren bölge için çalışmalar başladı, yürüyüş yollarının bir kısmı bitti, halk bölgeyi gezdi, fotoğraflar çekti, dünyaya tanıtmaya başladı. Müzenin de bitirilmesiyle projenin Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılı'nda tamamlanması planlanıyor.
Son söz; Sındırgı'da yaşanan bu değişimi dönüşümü tek yazıya sığdıramadık. Haftaya bir gastronomi kenti olan Sındırgı'nın yöresel mutfağını ve 1-4 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Türkiye'nin en kapsamlı ilk ve tek halı festivali unvanına aday olan, teması olan kendi yöresel değerlerini, insanını uluslararası boyuta taşıyan 23. Yağcıbedir Halı Kültür ve Sanat Günleri'ni anlatacağım. Bu yıl şenlik havasında gerçekleşecek 'Yağcıbedir Uçan Halı Şenliği'ni dopdolu programıyla detaylı yazacağım.