Bir önceki yazımda, yapılamayan TSYD seçimlerini yazmıştım.
Yazımda Sadettin Saran'ın Oğuz Tongsir'i desteklediği iddialarını gündeme getirmiştim.
Yazımla ilgili Saran Holding Kurumsal İletişim Direktörü Orkun Yazgan bir açıklama gönderdi.
İşte o açıklama; "Yazınızda Sayın Sadettin Saran'ın da adını kullanarak dile getirdiğiniz iddiaları üzülerek okumuş bulunuyoruz.
Bu iddiaların gerçekle uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur.
Sayın Sadettin Saran'ın TSYD Başkanlık seçimlerinde taraf olması, herhangi bir adayı desteklemesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir, olamaz.
Yazıda bahsedilen "bodyguard görevlendirme" iddiası da gerçek dışıdır.
Bahsi geçen güvenlik elemanları TSYD Genel Kurulu'nun gerçekleştirildiği Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nin rutin güvenlik ekibidir. Bunu da sizin yazınız üzerine olayın mahiyetini anlamaya çalışırken yaptığımız bir iki basit görüşme ile öğrendik yoksa bildiğimiz ya da farkında olduğumuz bir konu değildir."
Çocukları kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için spor şart
Ne acıdır ki uyuşturucu ve alkol kullanma yaşı her geçen gün düşüyor.
İleride giderek kötüleşecek olan bağımlılık macerasının ilk adımları erken yaşlarda atılır. Bunun pek çok nedeni vardır.
Ancak gençleri bu kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için aile ve çevre faktörü de çok önemli.
TRT Kent Radyo İzmir'de konuğum olan Kick Boks Milli Takım Antrenörü ve Ege Kent Spor Kulübü Başkanı İbrahim Atılgan, spor sayesinde gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak tutulabileceğini söyledi. Atılgan, en önemli şeyin kişinin doğru yaşamayı ve doğasını öğrenmesi, bunu hayatının vazgeçilmez bir parçası haline getirmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bu da spor yaparak kolaylaştırılabilir.
Evrensel kültürümüzün parçası olan sporun çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Fiziksel yararlarının yanında ruhsal katkısı da es geçilemez" dedi.
Atılgan, "Öncelikle aileler çocuklarının kötü alışkanlıklarının farkına varmalı ve buna dur demeli. Eğer çocuklarında dalgınlık, aşırı sinirlilik, gereksiz tepki, aşırı endişe, kaygı, sıkıntı ya da neşe durumu varsa; sigara ya da içki içmeden bir şeylere çözüm bulamıyorsa önce doktora başvurmalı; onun yönlendirmesiyle de tedavi sürecinize başlanmalı.
Ayrıca bu süreçte spor salonuna yazılarak düzenli egzersiz ile akciğerler temizlenebilir" diye konuştu.
Ancak Atılgan'ın dikkat çektiği bir diğer konu ise İzmir'de ruhsatsız olarak çalışan spor salonlarının çokluğu oldu.
İbrahim Atılgan, "Spor Türk halkına sonradan dahil olduğu için, aslında doğru şekilde spor yapmayı bilen insan sayısı da çok az. Manavdan, marketten bile birşey alırken en ince detayına kadar araştırıyoruz ama bir spor salonuna kayıt olurken, eğitmenleri diplomalı mı, sağlık ekibi var mı, hijyenik mi bakmıyor insanlar.
Spor salonlarını sadece spor müdürlükleri kontrol edebiliyor. Ama bu işler ufak stüdyolarda, kaçak yapılarda yapılıyor ve insanlar bunu takip edemiyorlar. Türkiye'de ister üniversiteli ol, ister alaylı ol, 2 haftalık bir seminere gittiğin zaman birinci kademe vücut geliştirme sertifikan olabiliyor. İkinci kademeyi aldığında da spor salonu açma hakkın oluyor.
Bir de müşterilerine ilaç tavsiye eden insanlar var ki, çok tehlikeli! Şimdi şimdi yeni yasaklar koymaya başladılar.
Ama bizim ülkemizde bunları denetleyen, ciddi anlamda başka hiçbir kurum yok" diye konuştu.