İZBAN grevi son günlerde İzmir gündemini oldukça meşgul eden konuların başında geliyor. Bazı kesimler grevi bahane ederek hükümeti hedefe alma gayretine düştü ama nedense sözde emekçiden yana olanlar üç maymunu oynama sevdasına düştü.
İzmir'in Büyük Başkanı Aziz Kocaoğlu ise top çevirme ve zaman geçirme peşinde.
"Namaza meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz" demiş büyüklerimiz. Kişi bir işin esasıyla ilgileniyor ve ona karşı istek duyuyorsa, o şeyin ayrıntılarıyla da ilgilenir; istemiyor ve ilgilenmiyorsa ayrıntılarıyla da uğraşmaz.
Demem o ki Aziz Kocaoğlu işi gerçekten çözmek isteseydi İZBAN krizini günler öncesinden çözerdi. Ne İzmirliler bu sıkıntıyı yaşardı, ne İZBAN çalışanlarını üzerdi, ne de devleti bu kadar zarara uğratırdı.
Ama Aziz Bey, her zaman olduğu gibi çareyi topu İzmirlilerin üzerine atıp işin içinden sıyrılmakta arıyor.
Yazın klimalı otobüslerin çalışmadığı dönemde Aziz Bey'in "Eskiden klimalı otobüs mü vardı" sözü bir şehir efsanesi olmasa gerek.
Aktarmalı ulaşımın başladığı günlerde yaşanan sıkıntılar için İzmirlilerden sabır istediğini unutmadım.
Ama inanın Aziz Bey, halk çok sabretti. Hala aktarmalı ulaşım İzmir'deki trafik sıkışıklığına çare olmadı.
Şimdi İZBAN krizi başladı yine Aziz Bey "İzmirliler yola erken çıksınlar" gibi bir akla ziyan çözüm önerisi sundu.
Aziz Bey kabul edin artık. İzmir Büyükşehir Belediyesi ulaşımdan sınıfta kaldı.
VARLIK İÇİNDE YOKLUK
İzmir ulaşımda varlık içinde yokluk çekiyor dersem abartmış olmam sanırım. Aziz Bey'in tanımadığını söylediği ESHOT'un efsanevi müdürlerinden olan Mehmet Erdül, sosyal paylaşım sitesine bir fotoğraf koymuş. Fotoğrafı görünce, "Baykuş Seferleri" sayesinde gece yarısı bile otobüssüz kalmadığımızı hatırladım. Şimdi ulaşımın her türlü imkanı var ama nedense İzmirliler çile çekiyor.
PKK DESTEKÇİLERİNİ MECLİS'E KİM SOKTU?
PKK'nın Meclis'teki temsilcilerine yönelik adli makamların yaptığı çalışma herkesin bildiği bir konu.
Durumdan vazife çıkaran başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere bazı CHP'liler Terör destekçisi olan bu vekillere destek olma peşinde.
Sosyal Demokratlığından ve CHP'liliğinden asla şüphe etmediğim bir dostumla sohbet etme fırsatım oldu. Kendisi bir anısını paylaştı benimle. Onu dinledikten sonra PKK'yı TBMM'ye ilk kimlerin soktuğunu bir kez daha anlamış oldum.
SHP yönetiminde bulunduğu bir dönemde, bir yakınının birisine iş bulmasını isteğini söyleyen dostum, "Ben de yardımcı olmak için kendisine bazı işler ayarladım ama nedense o işi beğenmedi.
Sonra ortadan kayboldu.
Sonra bu işsiz ve güçsüz kişi benim karşıma SHP'den(o zaman CHP kapalı olduğu için adı öyle) HEP kontenjanından Milletvekili olarak çıktı. Hani o meşhur Leyla Zana'ların Meclis'e girdiği dönemde Siirt'ten Milletvekili olarak Meclis'e girdi. O isim Naif Güneş'ti" dedi.
O dostumun bahsettiği Naif Güneş daha sonra yurt dışına kaçmış ve ardından beş sene sonra Türkiye'ye döndükten sonra polise acı itiraflarda bulunmuştu.
Güneş, siyasi iltica talebinde bulunduğu Almanya'da yaşadığı süre içinde parasal sorunlar çektiğini ve ihtiyaçlarını çöplükten karşıladığını anlatmıştı.