Türkiye'nin her türlü uluslararası platformda yıllardır savunduğu bir gerçek var. O da terörizmin insanlığın ortak düşmanı olduğu ve günü geldiğinde terörü maşa olarak kullananların da aynı terörizmin mağduru olabilecekleri...
ÇAĞIN BÜYÜK SORUNU
Ülkelerin terör üzerinden dizayn edilmesi, içinde bulunduğumuz çağın en tehlikeli sorunlarının başında geliyor. Dünyanın hakim güçlerinin bugüne kadar kendi çıkarları açısından önemli olan bazı coğrafyaları terör örgütlerine destek vererek sınaması yeni bir şey değil. Özellikle Türkiye'nin yıllardır çok yakından ve çok acı tecrübelerle tanıdığı bir yöntem bu. Ülkemiz bugün bulunduğu noktaya içten ve sınırlarımızın dışından örgütlenen onca oyuna onca tehdide rağmen geldi ama bugün dünya liginde çok daha ileride değilsek bunun en önemli sebebi yıllardır ülke olarak enerjimizin büyük bölümünü terörle mücadeleye harcamış olmamızdandır. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, terörizm konusunda tavrı çok net olan bir lider. Türkiye'nin son 20 yılda tüm sınamalara rağmen terörle mücadelede gösterdiği kararlılıkta onun payı çok büyük.
PKK ve FETÖ ile gerek topla tüfekle gerekse diplomatik olarak önümüze konan tüm engelleri adım adım büyük bir sabırla aştık ülke olarak. Aşmaya da devam ediyoruz.
Bunları neden anlattığıma gelecek olursak...
MOSKOVA'DAKİ SALDIRI
Rusya 22 Mart'ta tarihinin en ağır terör saldırılarından birini yaşadı. Başkent Moskova'daki bir konser salonuna düzenlenen korkunç saldırının bilançosu giderek ağırlaşıyor.
En son ölü sayısının 137'ye yükseldiği duyuruldu resmi ağızlardan. Bir o kadar da yaralı var. Saldırının gerçekleştiği andan itibaren bir ton senaryo dolanmaya başladı hem geleneksel hem de sosyal medya mecralarında. DEAŞ'ın üstlendiği saldırının failleri saldırıdan çok kısa bir süre sonra yakalandı ancak akıllarda olayın DEAŞ bağlantıları ile ilgili halen önemli soru işaretleri var. En başta Rus makamları bile saldırıyı DEAŞ'ın düzenlediğine inanmıyor. ABD ve Avrupa ülkelerinden gelen açıklamalara da şüphe ile yaklaşılıyor. Zaten Moskova'dan da olayın Ukrayna kaynaklı olabileceğine dair açıklamalar geliyor. Ukrayna'nın bu olaydaki rolü tam olarak nedir bilinmez ama Avrupa ve özellikle ABD'nin Rusya'ya karşı tutumu bu kadar ortada dururken terör örgütlerinin de Ukrayna gibi savaş halinde olduğu devletlerin de bu saldırıdan sorumlu tutulmasının pek bir önemi yok.
Çünkü bu saldırıların güçlü Rusya imajının yıkılması için tertiplendiği çok açık.
YAPANLARIN ÖNEMİ YOK
Elbette olayın sorumluları da görünürde bu saldırının emrini verenler de gereken cezaları almalı hukuk önünde. Ancak burada Putin'in ülkesini savaşa sokmasına rağmen vatandaşlarının gözündeki güçlü lider imajını korumasının birilerini rahatsız ettiği çok açık. Rusya'daki seçim sonuçlarının Moskova üzerindeki hesapları bozmasının bir sonucu bu saldırı. O nedenle silahların kimin elinde olduğunun peki bir önemi yok. Bir ülkede iktidarın ya da liderin halk gözünde güçlü olması, kararlarının desteklenmesi o ülke üzerinde dış kaynaklı planlar yapılmasını zorlaştırıyor.
O nedenle pek çok ülke terör, ekonomi veya siyasi çatışma ortamları yaratılarak güçsüz bırakılmak isteniyor. Türkiye'nin yıllardır üzerinde onca oyun oynanmasına rağmen ayakta kalmasının sebeplerinden biri de güçlü liderlerce yönetilmesi. O nedenle istikrar denildiğinde tüyleri diken diken olanlara bu gerçekleri hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum.