• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Erkek güldürecek kadın gülecek HAKAN URGANCI

Erkek güldürecek kadın gülecek

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 22.05.2016, 00:00
Günümüz dünyasında roller değiştikçe kadın kabuk bağlayıp sertleşiyor, erkek metroseksüel, hassas bir yapıya bürünüyor.
Tabii dişi ve eril rollerin bu kadar karışması da duygu dünyamızda ve ilişki alanında hayli sorun yaratıyor.
Gücü eline alan ve 'eril' hale gelen kadın, cinsel yönden de özgür olabilmeyi arzuluyor. Yani her cinste de bulunan eril ve dişil yanlar dengeli değilse, sorunlar bitmiyor. Bunu ülkemizde en iyi anlatan yazar ve eğitmenlerden biri de sevgili dostum Seda Diker. Yazdığı pek çok kitapta, bu konuyu derinlemesine işledi. Danışanlarıyla hep konuştu, çalıştı. Duygu Asena'nın başlattığı 'kadın özgürleşmesi' bayrağını şimdilerde onun taşıdığını düşünüyorum. Tabii Asena'nın hareketi feminizmin yayılmasına yol açmıştı. Feminizim, neresinden bakarsanız eril güç veriyordu kadınlara ve sonucunda erkeğin dışlanmasıyla sonuçlanan bir hareketti. Oysa bugün Diker'in hareketi, 'feminizmi anlamış, içselleştirmiş' kadının o yoldan geçip başka bir durağa geçmiş, olgunlaşmış ve denge kazanmış duruşunu temsil ediyor.
Yine özgür, yine bağımsız ancak kadınlığını reddetmeyen, 'yeni haliyle' erkeğinin keyfini çıkarmaya çalışan kadını... Yalnız Diker'in kadına tanıdığı özgürlük seviyesi, memleketin pek çok kesimi için hala uç kalabilir. Muhafazakar hakimiyet alanında, Diker gibi yazarlar ancak beyaz yakalı, metropol kadınına hitap edebilir. İşin ironik yanı şu ki; Seda Diker gibi çağdaş, liberal düşünceli, feminist değil 'feminen' kadınlar bile ancak sabah kuşağındaki 'genel izleyiciye hitap eden' muhafazakar kadın programlarından yol bulup kendini gösterebiliyor. Alternatifleri yok!
Kadın ve erkek arasında paylaştırılmış rollerden biri de, mizahın kullanımı... Kadın, 'tavlanan' olmayı istediği için, güç gösterisini bir şekilde erkek yapmak zorunda kalıyor. Bu gösteri, erkeğin maddi gücüne de, kas gücüne de dayanabileceği gibi zekasını sergilemesine de yaslanabiliyor.
Erkeğin zekasını 'formüller çözmeden' pratik ve eğlenceli bir şekilde sergileyebileceği en önemli alan, mizah. Evrimsel olarak kadın, güldüğü erkeğe çekiliyor. Çünkü ne de olsa bu erkek zeki ve yavrusunu ve kendisini hayatta tutacak yolları kolayca bulabilir. (Evet, mizahın evrim psikolojisindeki tercümesi tamamen bu!
Nasıl, böyle bakıldığında çok da komik gelmiyor, değil mi?) Eğer aileyi hayatta tutma görevi kadında değilse, güldürme görevi neden kadında olsun ki? Gereksiz bir yük! Bu sebeple pek çok kadın şaka yapmıyor, bu işi erkeğe bırakıyor.
Yine pek çok kadın, flört aşamasında güldüğü şakalara sonraları artık gülme gereği duymuyor.
(Ne de olsa hedef ele geçirildi!) Mizahın kullanımı -mecburen- erkeğin tekelindeyken, bu kuralı bozan kadınlar da görülebiliyor tabii.. Bu kadınları incelediğimde, ortaya farklı dinamikler çıkıyor. Bu kadınların 'eril' yönlerinin güçlü olduğunu görüyorum. Çeşitli spor karşılaşmalarında yetenekliler, el becerisi ve sürücülük kabiliyeti gibi yine eril sayılabilecek konularda erkeklere taş çıkarıyorlar. Nisbeten kaba bir dil kullanımları var. Erkeğe yakın oranda küfür ediyorlar. Cinselliği bir tabu değil, doğal bir hak olarak kabul ediyorlar. Genellikle bu durumu, aileden edinmişler. Baba figürü, hayatlarının bir yerinde eksik olabiliyor. (Baba erken vefat etmiş, anne-baba ayrı, babaları çok ilgisiz ya da eril bir anne ve dişil bir baba...) Bu saydığım aile durumları şart değil ama kızların eril ve direkt bir yapıya sahip olmalarında etkili. Hayattaki eksiklerini kendileriyle dalga geçerek yumuşatmaları yüzünden, mizah yönleri gelişmiş. Mizahın çoğu cinsel nitelik taşıdığı için bu kızlar iki sorunla karşılaşıyorlar:
-(Fiziksel olarak güzel sayılmazlarsa) Çevrelerinde bir erkek arkadaş grubu olması ve bir oğlan çocuğu yerine konmaları, bu yüzden hiçbir erkeğin onlara yaklaşmaması.
-(Eğer çekici iseler) Tanıdıkları kadınlar onlardan uzak dururken, yaklaşan her erkeğin onlarla birlikte olmak istemesi. Onlar da bunu normal karşıladıkları ve yaşıtları olan diğer kızlar gibi plan ve gizli ajandaları olmadığından gelgeç ilişkiler yaşamaları ve bir türlü düzenli bir ilişkileri olamaması.
Bu döngüyü kırabilen ve normal bir hayata kavuşabilen şakacı, eril kızların ise yanında mutlaka son derece dişi ve plan kurabilen bir akıl hocaları var. Son dönemde kadınların yazdığı mizahi romantik kitaplar da gazını bu konudan alıyor zaten...
Pucca ile başlayan ve hızla devam eden trende, İdil Hazan Kohen'in yazdığı 'Kişisel Gerilim'- 'Dişisel Gerilim' kitapları, modern kadının bu çelişkisini mizahla anlatıyor. Bir kısmet bulabilmek için asıl doğasını reddedip toplumun da baskısıyla 'dişil' olmak, evcilleştirilmeye mahkum edilen kadın...Öyküdeki tüm komik yan, kadın gibi arzulanmak isteyen ama erkek gibi dolaysız hareket eden naiv kahramanın yaşadığı çelişki!
Sevgili İdil'in kitaplarından uyarlanacak film ve dizileri merakla bekliyor, kızlarımıza da ara sıra da olsa biz erkeklerin de de gülmeye ihtiyacımız olduğunu hatırlatıyorum. Siz güldüremediniz, bari bizim yaptığımız saçma şakalara da arada gülün bari, olmaz mı? Çok şey mi istiyoruz?

Dememiştir canıım

Meşhur inşaatçı işadamlarımızdan biri, 'Gecelik ilişkilere ilgim olsaydı, Türkiye'de kadın kalmazdı' buyurmuş. Ben kendisini bunu söylerken duymadım. Görmedim, ihtimal de vermem.
Yok yook, dememiştir canıım... İlla ki dediyse, o zaman da şaka yapmıştır. Şu manada demiş olabilir mesela; 'Ülkede kadın kalmazdı çünkü hepsi korkusundan başka ülkeye iltica ederdi. 'Olmaz mı? Niye olmasın? İlk cümleyi söylemiş olabilirse, bunu düşünerek söylemiş olma ihtimali hiç mi yok sizce? Amma kötü niyetlisiniz.
Kazanın doğurduğuna inanı
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI