Her kritik siyasi ve ekonomik gelişme sonrası "artık belirsizlikler ortadan kalktı, piyasa aktörlerinin risk algısı azaldı, dolayısıyla piyasalarda sular durulur" diyoruz. Ama nerede? Hemen diğer kritik gelişme devreye giriyor. Türkiye'de referandum bitti bu sefer Fransa cumhurbaşkanlığı seçimleri başladı.
Bunun etkisi azalacakken Merkez Bankasının Nisan olağan toplantısından çıkacak kararlar gelecek gündeme...
Sonu gelir mi bu döngünün?
Tabiki sonu gelmeyecek, farenin peynire erişmek için harcadığı enerji ile dönen çark gibi süre gidecek. Biz takip etmekten, sizler okumaktan yorulacaksınız ama piyasa aktörleri kısa günün karı paraları cebe indirmekten yorulmayacaklar.
Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk tur oy sonuçları bir anda döviz piyasasını ters yüz etti. Emmanuel Macron ile Marina Le Pen kaldılar ikinci tura... Dış basında Macron'a yüzde 60 şans veriliyor. Aşırı sağcı Le Pen'in Fransa'nın AB üyeliğini tartışmaya açacağı hatta eurodan çıkıp yeniden Franga dönme isteği gerginlik yaratıyordu piyasa aktörleri arasında... Haksız da sayılmazlar çünkü İngiltere Brexit sonrası AB'den çıkış kapısını hafif aralamıştı. Ilımlı bir politik görüşe sahip finansçı kimliği ağır basan Macron'un cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacağı beklentisi satın alınıyor bugünlerde. Euro yaklaşık yüzde 1,5 değer kazandı dolar karşısında ve parite bu atak sonrası 1,09'lara kadar yükseldi.
FED İLE AMB FARKI
Geçen hafta bir yazımda değerlendirdiğim referandum sonrası piyasalar ile bir kez daha aynı noktaya geldik. Yani psikolojik faktörlerin yanı sıra bir de fiziksel gerçekler var. O da şu;
Avrupa Merkez Bankası halen euro enjekte ediyor. Eğer aksi bir karar almaz ve bu aksiyonunu yılsonuna kadar devam ettirirse toplam 2,28 trilyon euro daha piyasalara likidite vermiş olacak.
Bu arada FED de tam tersi aksiyon alma hazırlığında... Ekonomik aktivelerin canlanması, enflasyonun yukarı hareketinin sürmesi ve emek piyasasının kalitesinin artması ile faiz artıracak ve paralel olarak bilançosunu her fırsatta normalleştirmeye çalışacak. Kısacası fiziksel gerçek; değerlenme potansiyeli olan dolar ile bollaşan euro gerçeğini işaret ediyor. Dikkat ederseniz uzun süredir euro dolar paritesi 1,04-1,10 bandında dalgalanıyor.
200 günlük hareketli ortalamaya göre 1,0970-1.1000 da direnç noktası görünüyor. Bu seviyeyi aşamaması durumunda haftanın son günlerinde euro dolar paritesinin yeniden 1,08'lere inmesini bekleyebiliriz.
UZUN TREND ÖNEMLİ!
Dolar TL kurunun hafta içindeki seyrini ise Merkez Bankası belirleyecek. Eğer Çarşamba gününü pas geçerse kurun yönünün yukarı çevrilme olasılığı yükselir.
3,6240-3,6300'ü aşması durumunda 3,6570-3,660 direnç noktaları olacak. Marjinal fonlama oranında yapacağı 25-50 baz puanlık artış ile yüzde 9,50-9,75'e çıkarması ya da bir kez daha geç likidite oranını yükseltmesi sonucunda dolar TL karşısında aşağı hareketini devam ettirebilir. Destek noktası da 3,55-3,53 aralığı görünüyor.
Her ne kadar piyasalar son zamanlarda belirgin bir şekilde dalgalansa da ısrarımı sürdüreceğim...
Kısa vadede piyasalar ekonomik ve siyasi gelişmelere bağlı olarak tahterevalli gibi bir aşağı bir yukarı gidebilirler. Ama uzun vadede genel trendde bir değişiklik olmayacak. Özellikle altını unutmayalım.