Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne şahit olmak ve orada bulunmak tarif etmesi güç bir deneyim. Heyecan ve coşkuyu iliklerine kadar hisseden ve miting boyunca çeşitli sebeplerden birkaç kez ağlayan biriyim, sıradan bir vatandaşım...
İlk duygulanma sebebim bir ara yan yana oturduğum Siirtli teyze oldu. Kızı ve damadıyla gelmişti.
Yarım kalan suyumu yere bıraktığımı görünce, "Günah kızım, israf etme, o su için can çekişenler var" dedi. Utandım... Konuştuk, dertleştik, protokol bölümüne girmesine izin verilmişti, uzun saatlerdir ayakta durduğu için fenalaşınca. Gitme, dedim; gitmesi gerektiğini ve o olmazsa kalabalığın tenha görünebileceğini ve Cumhurbaşkanı'na karşı mahcup olmaması gerektiğini söyledi. Öylece baktım ardından, ter içindeydi yanıma oturduğunda, biraz soluklanıp vatandaşın arasına karıştı. O anda yüzümden süzülen ter değildi biliyordum...
HİTABET SANATI DENİNCE...
Orçun Şekercioğlu konuşurken de tutamadım kendimi, gazi olmuştu ve eminim yarın bir gün Allah göstermesin, yine bir tehlike olsa yine korurdu vatanını. Çok güzel konuştu.
Güzel konuşmak ve hitabet denince kimse Recep Tayyip Erdoğan'ın eline su dökemez sanırım. Enerjisi ve elektriği hiç eksilmeyen mitingin, zirvesini elbette Erdoğan yaptı. Devlet Bahçeli de bugüne dek yaptığı en müthiş performansla vatandaşı selamladı.
Şiirlerden dizeler okudu. Mitingin en gözde şairi Nazım Hikmet'ti kuşkusuz. Her lider birkaç satır okudu, keşke Kemal Kılıçdaroğlu okumasaydı. Muhteşem kalabalık ve coşku karşısında hitabet yanı zayıf olan Kılıçdaroğlu, istediği başarıyı yakalayamadı.
Liderleri alkışlayan ve onları bir arada görmekten büyük sevinç duyan halkımız için, konuşmaların içeriğinden ziyade, gördükleri tablo yeterliydi.
ORHAN BABA'DAN KIVANÇ'A
Yapımcı Polat Yağcı'nın organize ettiği tekneyle gittik miting alanına. Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Özcan Deniz, Sibel Can, aklınıza kim geliyorsa teknedeydi.
Gezi olayları sırasında başrol oynayanlardan Halit Ergenç ve Bergüzar Korel de geldi mitinge. Nedense pek konuşmadılar kimseyle. Bir miktar zorlamayla mı geldiler diye düşündüm. Ne olursa olsun, gelmişlerdi ya, o fotoğraf önemliydi halkımız için. Kıvanç Tatlıtuğ, Çağatay Ulusoy, Kenan İmirzalıoğlu ve Sinem Kobal da vardı, ancak mutlaka önemli işleri olmalı, çok kısa kalıp, henüz saygı duruşu başlamadan ayrıldılar. Yine de dediğim gibi halkımıza büyük moral oldu, starlarla bir arada olmak, onları da vatan nöbetinde görmek.
DUA BAŞLAMADAN KALKTILAR
Sadece birkaç popçu, dualar başlayınca, rahatsız olmuş bir tavırla kalkıp gitti, kim olduklarını yazıp rencide etmek veya okları üzerlerine yöneltmek niyetinde değilim. Mutlaka haklı sebepleri vardır; şehitler mitinginde, dua okunması ve milyonların aynı anda el açıp, 'amin' demesi kadar ruha iyi gelen başka ne olabilirdi? Bu ruhani durumu kaçırdılar, üzüldüm onlar adına, keşke bilselerdi...
STİLETTO İLE MİTİNG!
Bir de hayatlarında ilk kez mitinge gelenler vardı ki, kıyafet ve makyajlarına bakınca anlamamak imkansızdı. Mesela Wilma Elles, dar kırmızı bir elbise giymişti günün anlamına uygun ama ten rengi stilettolarıyla işkence çekti. Onca saat, o güneşin altında topuklu ayakkabı nasıl bir tercih bilemedim, Wilma zaten 1,80 gibi bir boya sahip. Dönüş yolunda bir ayakkabısının topuğu yamulmuştu ve yalınayak basıyordu. Kısa boylu popçuların çoğu platform topuklaydı, yine de mitingin sonuna kadar kalanların ayakları davul gibi şişmişti.
Siyasi ya da ünlüler dünyasının dedikodusu bitmez ama bitmeyecek başka bir şey daha var ki, tüm dünya öğrendi/bakakaldı...
Bizim vatan, bayrak, millet, devlet aşkımız... Gerisi teferruat, Gazi Mustafa Kemal'in dediği gibi.