Bizim buralarda, California'da konuşulan üç konu var. İlki ve en mühimi Donald Trump. Demokratlar, seçim sonucunun değişebileceğine inanıyor hala, sokaktaki vatandaş umudunu kaybetmemiş gördüğüm kadarıyla. Herkes durmadan ondan bahsediyor ve kaçınılmaz olarak rüyama girdi. Yeni başkan Donald Trump, kabusumdu gece boyu. Bir basın toplantısı varmış ve ben gazetem adına oradayım. Tam soru sorma sırası bana geliyor, adam kalkıp gidiyor. Yüzüme bile bakmadan. Kabus bu işte, soru soramamak!
Trump yürürken arkasından bağırıyorum, "Şebnem Bursalı sizi çok kötü yapacak dostum, bu davranışınız hiç hoş değil"... Berbat Hollywood filmlerinin replikleri gibi. Rüyamda bir miktar daha derli topluydu Trump, yine kendi kendime şöyle düşünüyorum. Adam, ABD başkanı, düzelttiler tabii saçını başını!
Uyandıktan sonra epeyce güldüm...
LATİN YILDIZLARIN ÖDÜL GECESİ
İkinci konu Jennifer Lopez'in eski kocası ve çocuklarının babası Marc Antony ile yakınlaşması. Latin Müzik Ödülleri gecesinde kocasını dudağından öpen, gözlerinin içine bakarak şarkı söyleyen Lopez, ideal kadın olarak gösteriliyor. Burada insanlar bir tuhaf, okudukları her şeye inanıyorlar.
Biz de gözleriyle görseler bile, yaşananlara inanmayanlar vardır ya, işte burada tam tersi. Boyalı basına bile inanıyorlar.
Öyle berbat haftalık dergiler var ki, baştan sona dedikodu içeren ve hiçbir gerçekliğe dayanmayan... Orada yazıyorsa, olmuş kabul ediyorlar. Düne kadar dansçısıyla aşk yaşayan Lopez, bugün ideal kadın.
Neymiş, eski kocaya hürmet etmiş... Marc Antony de, yaptığı konuşmada çocuklarına teşekkür etti, kaç çocuğu var hatırlayamıyorum şimdi ama en az 5 isim duyduğuma eminim. O da ideal baba oldu.
BRANGELINA'NIN SIRLARI
Bir başka konu, inanın manikür yaptırırken sıkıntıdan ölecektim, Angelina Jolie ve Brad Pitt'in yatak odası sırları.... Manikür yapan Asyalı kızlar, aksanlı İngilizceleriyle durmadan onları konuştu. Lee, benim tırnaklarımı yapan acayip güzel kız, Türkiye'de tanıyıp tanımadığımızı sordu, malum çifti. Tanıyoruz deyince de, evlilik yaşantılarını, sanki her anlarına şahit olmuş, yan odada yaşıyormuş gibi anlattı. Civardaki en iyi dükkan olmasa bir daha gitmem, o denli sıkıcı bir sohbetti.
Ülkemde olsam halbuki, Gülben Ergen ve eşinin boşanma dedikodularına muhattap olurdum. Ah ne güzel olurdu, üst düzey sohbetleri özledim. Cemiyet ve sanat dünyasından dostlarımla en şahane ve bir salataya 100 lira ödediğimiz restoranlarda buluşup, 'celebrity' dedikodusu yapmak; nasıl burnumda tütüyor...
Belki daha ileri gidip Vatan'dan ayrılan gazeteciyi konuşurduk.
Hani haksız yere çocuklarının annesinin yazı yazmasını engellediği gazetede 10 yıldır yazan sıkıcı gazetecinin....
Latin Müzik Ödülleri'nin ardından, aklıma Kelebek ödülleri geldi, nasıl amatör kalıyor bizde törenler.
Bir Cengiz Semercioğlu yok burada mesela, her şey sakin başladı bitti... Bir Kelebek töreni, günlerce konuşuldu okuduğum kadarıyla, kim demiş kelebeğin ömrü bir gündür diye....
Televizyon seyircisinin balık hafızalı olduğu kadar gerçek değil mi ama yazdığım son cümle.