T.C. Milli Savunma Bakanlığı ev sahipliğinde, T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı destekleriyle ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın yönetim ve sorumluluğunda 22-27 Temmuz 2025 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen 17.
Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı IDEF 2025, Türkiye'nin savunma sanayiindeki gücünü ve uluslararası rekabet kapasitesini bir kez daha ortaya koydu.
KRİTİK MOTOR SİSTEMLERİ
Fuarda bulunduğum iki buçuk gün boyunca Aselsan, Havelsan, Roketsan, TUSAŞ, TEI, TR Motor, Baykar, BMC Power, FNSS, TÜBİTAK UZAY, Türksat, ÖZTAŞ, Aspilsan, MKE, C-Tech, ASFAT, MSB Ar-Ge Başkanlığı ve daha birçok kurum ve şirketin stantlarını ziyaret ettim, ürünleri inceledim ve yetkililerden bilgiler aldım. Sergilenen üstün teknolojiler ve yenilikçi çözümler, Türk mühendisliğinin ulaştığı seviyeyi çarpıcı bir şekilde gösteriyordu.
Örneğin Aselsan'ın geliştirdiği güvenlik ve savunma sistemleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden Jandarma ve Emniyet teşkilatına kadar geniş bir yelpazede aktif olarak kullanılıyor. MKE'nin mühimmat ve ağır silah sistemlerindeki üretim gücü, ASFAT'ın projeleri, FNSS'in araçları, TÜBİTAK UZAY'ın uzay teknolojileri, TEI ve TR Motor'un kritik motor sistemleri Türk ordusunun sahadaki caydırıcılığını güçlendiren en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra, Havelsan başta olmak üzere birçok şirketin geliştirdiği yapay zeka destekli komuta-kontrol yazılımları ve siber güvenlik çözümleri, savunma teknolojilerinin dijital omurgasını oluşturuyor.

Bir ekonomi yazarı olmanın yanı sıra, yıllardır kurumsal eğitimler veren bir eğitmen ve İK Yönetim danışmanı olarak fuarda insan kaynağının ve beşeri sermayenin gücünün ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözlemledim. İnanç, azim, vizyon ve adanmışlık... Tüm başarıların temelinde insan faktörü var. Savunma sanayii, yüksek teknoloji ve bilgiyle birlikte, yetkin insan kaynağını merkezine alan bir sektör olarak öne çıkıyor.
ULUSLARARASI İLGİ
IDEF 2025'te dikkat çeken bir diğer konu uluslararası ilgiydi. 44 ülkeden gelen üst düzey delegasyonlar, Türk savunma sanayiinin geliştirdiği sistemleri yakından inceledi, stratejik anlaşmalar ve protokoller imzalandı. Bu iş birlikleri, Türkiye'nin savunma ihracatında yeni pazarların önünü açarak sektörün ihracat gelirini artırma potansiyeline sahip.
Öte yandan IDEF'te güçlü bir ekosistem net bir şekilde görülüyordu. Büyük savunma şirketlerine üretim desteği sağlayan binden fazla KOBİ'nin varlığı, sektörü adeta yaşayan bir organizma haline getirmiş. Alt yükleniciler ve tedarikçiler, yerli savunma ürünlerinin başarısının görünmeyen kahramanları olarak ekonomiye istihdam ve üretim gücü kazandırıyor. Savunma sanayii, yalnızca güvenliğin değil, ekonominin lokomotif sektörlerinden biri. Yerlilik oranının % 80'lerin üzerine çıkması, Türkiye'nin kritik teknolojilerde dışa bağımlılığını azaltırken yüksek katma değerli ihracat ile cari açığın kapanmasına da katkı sağlıyor.
GÜÇLÜ BİR OYUNCU
Öte yandan, savunma sanayi şirketlerimizin uluslararası iş birliklerinde ve Ar-Ge faaliyetlerinde hız kaybetmemesi için yapısal desteklere ihtiyacı olduğunu gözlemledim.
Özellikle yurt dışına sık seyahat eden çalışanların yeşil pasaport sahibi olamaması, gri pasaport ve vize süreçlerinde ciddi zaman kaybı yaratıyor. Bu konuda Cumhurbaşkanlığı nezdinde gerekli düzenlemeler yapılırsa, uluslararası araştırma ve iş geliştirme süreçleri çok daha etkin yürütülebilir. IDEF 2025, Türk savunma sanayiinin geldiği noktayı bir kez daha net bir şekilde ortaya koydu. Türk mühendislerinin bilgi birikimi, üretim kabiliyeti ve vizyoner liderlik anlayışı sayesinde Türkiye artık kendi yolunu çizen, teknoloji ihraç eden ve küresel rekabette güçlü bir oyuncu haline geldi.
