• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Küresel gerilimlerin parlayan yüzü altın

GONCA ELİBOL

Küresel gerilimlerin parlayan yüzü altın

gonca.elibol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15 Ekim 2025

Jeopolitik tansiyonlar, siyasi restleşmeler, ekonominin en kırılgan damarlarına dokunuyor ve küresel ticaretteki belirsizlikleri artırıyor. Son günlerde yeniden alevlenen ABD-Çin gerilimi, altın fiyatlarını rekor seviyelere taşıdı. Bir yanda ticaret savaşlarının gölgesi, diğer yanda yatırımcıların güvenli liman arayışı yani güvenin sarsıldığı her dönemde olduğu gibi yatırımcılar yine aynı limana yöneliyor: Altın'a. Altın dünya sahnesinin merkezinde parıldıyor. ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz günlerde Çin'den ithal edilen ürünlere %100 ek gümrük vergisi uygulanacağını açıkladı. Bu açıklama hem bir ekonomik hamle hem de Pekin'e karşı stratejik bir mesaj niteliği taşıyor. Ancak söz konusu verginin uygulama tarihi, kapsamı ve yasal çerçevesi henüz netleşmiş değil.

'DALGALANMAYI TETİKLEYEBİLİR'
Trump yönetiminin korumacı politikaları kısa vadede Amerikan sanayisini korumayı hedeflese de, uzun vadede küresel tedarik zincirlerini zorlayabilir. Çin'in vereceği olası karşılık hem Asya hem de Avrupa piyasalarında yeni bir dalgalanmayı tetikleyebilir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, bu tür ekonomik gerilimlerin yansımalarını fiyat, enerji ve döviz kanallarında hızla hisseder. Bakıldığında hukuki açıdan da tablo karmaşık. ABD'de başkanın tek taraflı olarak ek tarifeler uygulama yetkisi geçmişte tartışmalı bulunmuştu. Bazı "acil durum" vergileri federal mahkemelerde "yetki aşımı" gerekçesiyle iptal edilmişti. Bu nedenle Trump'ın bu çıkışı, henüz yürürlüğe girmemiş bir politik uyarı sinyali olarak görülüyor. Yani etkisi ekonomikten çok psikolojik düzlemde hissediliyor. Ancak ekonomi için psikolojinin önemli bir yeri olduğunu da hatırlatmak da fayda var. Tüm bu çerçeveler yani açıklamaların ardından yatırımcılar yeniden güvenli limanlara yöneldi. Ons altın fiyatı 4.000 dolar seviyesini aşarak tarihi bir zirveye ulaştı. Bu aslında bir rakamdan ziyade küresel ekonomideki güven eksikliğinin aynası. Çünkü altının yükselişi, ekonomik bir belirsizlik olduğu kadar duygusal dalgalanmaların da göstergesidir. Savaş söylemleri, diplomatik restleşmeler, ticaret engelleri... Her biri piyasalara aynı mesajı gönderiyor: Risk büyüyor.

'İKİ YÖNLÜ ELE ALINMALI'
Türkiye açısından tablo iki yönlü ele alınabilir. Altının değer kazanması, Merkez Bankası rezervlerinde kâğıt üzerinde artış yaratır. Ancak bu durum reel ekonomiye doğrudan yansımaz. Aksine, ithalat maliyetlerini artırarak iç piyasadaki fiyat istikrarını zorlayabiliyor. Bu nedenle kısa vadeli kazanç, uzun vadeli maliyet riskini beraberinde getirir. Bana göre günümüz şartlarında küresel ekonomide yeni bir kavrama odaklanmalıyız: "Güvensizlik ekonomisi." Piyasalar artık; para politikaları, ekonomi kurul kararları, kalkınma planları, OVP ile değil, liderlerin açıklamalarıyla, tweetleriyle, hatta bir cümlelik restleşmeleriyle yön buluyor. Ekonomi, rakamlardan çıkıp psikolojiye teslim olmuş durumda.Haliyle yatırımcıların en büyük pusulası artık grafikler değil, dünyanın duygusal iklimi. Ve o iklim ne kadar gerginse, altın o kadar parlar. Barışın kırılgan, ekonomilerin hassas olduğu bu dönemde, altın yalnızca bir maden değil güvenin son kalesi konumuna gelmiş. Ne diyelim, hayat her zaman bir yol bulur. Sorunlar, piyasa dinamikleri içinde çözülmeyi bekleyen eşik noktalarıdır ve güvenin yeniden tesis edilebildiği her an, ekonomik istikrar da yeniden nefes alır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.