Bu tarihi aklınızın bir köşesine not edin.
Şu sıralar 'öne çekilecek mi' diye papatya falları açılan 30 Mart 2014'teki yerel seçim muhtemelen bu tarihte yapılacak.
İktidar partisinin seçimi öne çekme kararını çoktan aldığı ve Ekim'de Meclis açılır açılmaz bunu sağlamak için harekete geçeceğini gösteren kuvvetli işaretler var.
Genel Başkan Yardımcısı düzeyinde dile getirilen 'Muhalefet isterse seçimi öne alırız' açıklamalarının birden bire gündemi işgal etmeye başlaması tesadüf değil.
Ustaca kurgulanmış bir plan, ince bir strateji ile uygulamaya konuluyor.
CHP lideri Kılıçdaroğlu da yaklaşan sürprizi sezmiş olacak, Aydın'da partisinin teşkilatlarına "Seçim öne alınabilir" uyarısında bulundu.
Başbakan Erdoğan algıları yönetme becerisi yüksek bir siyasetçi.
12 Eylül anayasasını değiştiren referandumu 12 Eylül'e denk getiren siyasi akıl, yerel seçimi de kendisi için en uygun tarihte yapmak isteyecektir.
İşte o tarih AK Parti'nin iktidara gelişinin 11. yıldönümü olan 3 Kasım 2013'tür.
Kendisine hedef olarak 2023'ü seçen Erdoğan için yerel seçimler çok önemli.
Burada elde edilecek başarı, 3 ay sonraki Cumhurbaşkanlığı ve 2015'teki genel seçimin de kaderini belirleyecek.
Seçim takvimi değişmediği takdirde yerel seçimle iki turlu Cumhurbaşkanlığı seçimi arasında sadece 3 ay olacak.
Türkiye koca bir kışı ve yazı seçim atmosferinde geçirecek.
Cumhurbaşkanlığı seçimi bitecek, 10 ay sonra genel seçim için bir kez daha sandık başına gidilecek.
Bu kadar sıkışık bir takvime müdahale sırf bu nedenle dahi kaçınılmaz görünüyor.
Yerel seçimin öne çekilmesi için anayasa değişikliği şart.
Onun için de 367 oy gerekiyor.
İktidar partisinin oy kullanma hakkı bulunmayan TBMM Başkanı hariç üye sayısı 325.
Yani seçimin öne alınması için 42 muhalefet milletvekilinin oyuna ihtiyaç var.
Bu sayı bulunur mu?
Bulunmaması için hiçbir sebep yok.
Belediyelere yönelik baskılardan şikayetçi olan CHP ve MHP'nin hatta BDP'nin yerel seçimin öne alınmasına itiraz edeceğini sanmıyorum.
CHP, Cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti'nin karşısındaki tüm oyların toplanacağı adres olma şansını ilk kez yakalayacak.
Böylesine kritik bir seçime, yerel seçime odaklanmadan gitmek onların da işine gelecektir.
Sarıgül'ün gölgesi
CHP belki de tarihinin en heyecansız kurultayına gidiyor. Kudretli dönemlerinde Baykal'ın karşısına dahi 2-3 aday çıkaran partide adeta yaprak kımıldamıyor. Medyanın da kurultaya ilgisi yok denecek kadar az. 2.5 yıldan az bir sürede CHP'yi kendisi için 'dikensiz gül bahçesi' kıvamına getiren Kılıçdaroğlu'nun liderliğini sorgulayanlar bence fena halde yanılıyor. Baksanıza ne Baykal'ın ne de Sav'ın esamesi bile okunmuyor artık. Kılıçdaroğlu parti içindeki rakiplerini temizledi ama dışarıda sıranın kendisine gelmesini bekleyen kuvvetli bir aday var. Baykal'a rakip olmaktan hiç çekinmeyen Sarıgül, bugüne kadar Kılıçdaroğlu'nu karşısına almadı. Ama açıktan destek verdiği de söylenemez. Adı her ne kadar CHP'nin İstanbul adayı olarak geçse de asıl hedefinin genel başkanlık olduğunu bilmeyen yok. Yerel seçimdeki olası bir başarısızlık CHP'nin kapılarını ona sonuna kadar açabilir. Kendisi de bu gerçeğin farkında olduğu için şu aşamada uzaktan seyretmekle yetiniyor eski partisini. Bu arada Yaşar Nuri Öztürk'ün YDH'sını da hazırda tutuyor. Yakın çevresine "CHP'ye dönüşümüz bu kadronun elinden olmayacak" dediği rivayet ediliyor. Sarıgül'ün partiye dönüşü Kılıçdaroğlu'na bağlı. O nedenle bu kurultay herkesten çok onun için önemli. Çünkü artık hiçbir mazeretin başarının yerini tutmayacağı bir sürece girildiğinin o da farkında. Ya başarılı olacak ya da Sarıgül'e en geç iki yıl içinde partinin anahtarını teslim edecek.