İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin İzmir'de toplu taşıma konusunda vat andaşlar arasında yaptığı ankette memnuniyet oranının yüzde 80'lere yakın olduğuna ilişkin bir takım yayınlar var.
Toplu taşımadan elbet herkes memnun olur. Ama bunun içine bazı şeyleri katmazsanız.
Örneğin ESHOT'u katmazsanız.
ESHOT, ayrı bir kategori oluşturur.
Oldum olası İzmir halkı, ESHOT'un hizmetlerinden yüzde 100 memnun kalmamıştır. Aksak giden bir şeyler mutlaka olmuştur.
Bugün de öyle.
Yönetim zafiyeti, hava şartları, trafik sıkışıklığı gibi konular, ister istemez ESHOT'un memnuniyetsizliğini artırıyor. Anlıyoruz ki, artık büyük kentlerde toplu taşımacılığı otobüsle yapmak çok zor. Bu, yeni arayışları gündeme getiriyor ister istemez. Raylı sistem, deniz ulaşımı gibi. Ancak her büyük kent, bu alternatifleri kolaycacık hayata geçiremiyor.
Otobüsle toplu taşımacılık bir kader olarak yine öne çıkıyor.
Bu durumda ESHOT'u yönetenlerin, memnuniyetsizlikle ilgili konuları tek tek tespit edip onların üstüne gitmesi gerekiyor. Mazeret üreterek taşımacılık yapılamayacağını yöneticilerin akıldan çıkarmaması lazım.
İşleri elbet kolay değil. Ama madem bu göreve geldiler, üstesinden de gelmek zorundalar. Belki saçma, belki komik gelecek ama ESHOT'un üst yöneticilerinin haftanın belli günlerinde işlerine evden otobüsle gitmelerini sağlayacak bir uygulama bence çok yararlı olur. Sorunları masa başından izlemek yerine bizzat yaşamak, elbette çözümde daha etkili olur. Avrupa'da bunu uygulayan kentler olduğunu biliyoruz; bizde neden olmasın?
ESHOT, neredeyse yaşıtımız.
O, hepimizin malı. Onun en iyi şekilde işletilmesini istemek ve beklemek de hakkımız.
DP ses verdi: Sistem tek adam yaratmaya karşı
Demokrat Parti İzmir İl Başkanı Samet Ocakoğlu, referanduma bir hafta kala "Cumhurbaşkanlığı Sistemi Anayasa Değişikliği ülkemin tarihine emek vermiş ve şerefli bir siyasi misyonun öğretisini rehber edinmişlerden olarak şahsıma heyecan vermekte, ülkemizin devleti, milleti ile yeni ufuklara ilerleyeceğine dair umutlarımı yeşertirken, büyük değişimin bütününde demokrasi tarihimizin önemli dönemeçlerinden yansımaları görüyorum" dedi ve ekledi:
"Demirel döneminde yayınlanan Devlet Denetleme Kurulu Raporlarından Başkanlık sistemine aşinalığımız var. Demokrasi tarihimizin şerefli, ışıklı, millete kazanımlı dönemeci 14 Mayıs 1950'nin ileri adımı olarak değerlendirdiğim Cumhurbaşkanlığı sistemi değişikliği millet egemen bir devlet yapısı ortaya çıkarıyor. 1961 anayasası ve 1982 anayasasının milleti tasarlama ana fikri ile oluşturulduğunu bizim nesil yaşadı.
Siyasi kanaatlerimle değil, tarihin öğretileri ve geleceğe dair heyecanlarımla yeni Cumhurbaşkanlığı sistemini büyük ve güçlü Türkiye için bir müjde olarak ti bilinir. Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi tek adam yaratmamakta, millet adam devlet yaratmaktadır."
"TERCİHİM EVET"
"Korkularımızla değil, umutlarımızla ve iddialarımızla ülkemizin yarınlarını hazırlamalıyız" diyen Ocakoğlu, "Siyasi tarihimizin kıssadan hisseleri ile Cumhurbaşkanlığı Sistemi Anayasa Değişikliği Halk Oylamasına verilecek her bir Evet oyu gelecek nesiller tarafından şükranla anılacaktır inancındayım.
Bir demokrat olarak, en samimi duygularımla tercihim EVET'tir" açıklamasını yaptı.
laflama (İbrahim Ormancı'dan)
İran sınırından Türkiye'ye gelmek isteyen daha çok Afgan vatandaşı 3 milyon mültecinin gözü bizdeymiş. Ha gayret 100 milyon kişi olmaya az kaldı. Haddini bil Avrupa. Gümbür gümbür geliyoruz oraya!...
Daha geçen yıl Rus uçağını düşürmüş ve Ruslara efelenip duruyorduk. Ya şimdi ? Ruslar pasaportsuz ülkemize gelebilecekmiş.
Hep Mustafa Topaloğlu'nun " Felsefe Yapma " şarkısından sonra başladı bunlar!...