İzmir Mobilyacılar Odası'nda kongre rüzgarları esiyor. Adaylardan Mustafa Kara da iddialı konuşuyor, "Tamamı mobilyacılardan oluşan, mobilyacı esnafın sorunlarını çok iyi bilen bir ekiple yola çıktık. Esnafımızın sorunlarını ve çözüm yollarını çok iyi biliyoruz. Hepsinin üstesinden geleceğiz" diyor.
Mustafa Kara, "Şu an bir kriz var.
Ama maalesef kimse elini taşın altına koymak istemiyor.Yönetime geldiğimiz zaman, sorunları tek tek çözeceğiz.
Tek başımıza hiçbir iş yapamayız.
Nereden yardım alacağımızı çok iyi biliyoruz." Kara, üretim alaanlarının kısıtlı olduğunu vurguluyor ve özellikle kentsel dönüşüme ağırlık verilmesini isteyip diyor ki: "Bulunduğumuz bölge zaten kentsel dönüşüme girdi. Şu an çivi çakılmıyor. Bir an önce bu bölgeyi boşaltmamız lazım.
Bizim ilk işimiz, organize bir sanayi sitesi kurmak olacak. Onun da yerini hazırladık. Talebini yaptık. Mevcut yerimize çok yakın bir bölgede olacak, İzmir'de mobilya sektörünün kapisetesini taşıyacak bir yer. Ayrıca iki tane de küçük sanayi sitesi kuracağız. Bunlar da Karşıyaka ve Bornova'da olacak. Böylece küçük esnafa da sahip çıkacağız. Yavru sanayi bölgeleriyle önlerini açacağız.
Projelerimizi çok hızlı bir şekilde hayata geçireceğiz."
***
İmalatçıların en büyük sorunlarından biri de, malzeme fiyatları. Göreve talip olanların da bu konuda düşündükleri var.
Mustafa Kara'nın da gündeminde bu konu yer alıyor. Kara diyor ki:
"Oda'nın bu işe al atması lazım.
Daha ciddi ve toplu alımlarla üreticimize ucuz malzeme sağlayacağız.
Örneğin, cilacılarımız tehlikeli bir iş yapıyorlar. Cilacılarımız tehlikeli meslekler sınıfına alınmalı ve erken emekli olabilmeli. Bunun için girişimlermiz olacak. Kanunu mutlaka çıkmalı. Ankara'ya gidip bu işin takipçisi olacağız."
EMANET EDİLEN YAŞAMDAN
Siz hiç hayatın içindeyken, yaşamınızı sorguladınız mı?
Sorular sordunuz mu kendinize?
Anlamsız sorular, cevabı birden çok şıklı sorular...
Yargıladınız mı kendinizi, benliğinize yabancı oldunuz mu hiç?
Yaptınız mı geçmişin muhasebesini, eksisiyle artısıyla?... Olmuş mudur pişmanlıklarınız, keşkeleriniz saplanmış mıdır yüreğinizin bir köşesine. Olmuştur elbet yürek sızılarınız. İnce ince gözyaşlarınız.
Hayat öyle bir şey ki... Yavaş yavaş büyütüyor belki de bizleri, kimi zaman canımızı acıtarak, kimi zaman da can katarak yapıyor bunu. Öylesine ustaca yapıyor ki, can dayanıyor dayanmasına da, yürek gitti gidiyor.
Peki gelelim bana... Ben ne kadarını anladım, bana ayrılan kısmını? Ne kadarına dokunabildim?
Neleri gözüme soka soka, neleri kafama vura vura anlattı hayat.
Kulak verin o halde sözlerime. Bakalım, bana emanet edilen yaşamda neler öğrenmişim?
ANLAŞMAZLIK
Yeni evliler çok kısa bir süre sonra mahkeme salonunda boşanmak için yerlerini alınca:
"Hayrola?" diye sormuş hakim ve devam etmiş:
"Sizi bu kadar çabuk boşanmaya iten sebep nedir?" Delikanlı cevaplamış:
"Altı haftadır birlikteyiz efendim. En ufak bir konuda bile fikir birliğine varamadık." Karısı atlmış:
"Hayır... Altı değil, yedi hafta..."