AK Parti'nin 26 ilin belediye başkan adaylarının açıklandığı toplantıda İstanbul adayının Murat Kurum olmasıyla ilgili yorumlarda ortak bir yön vardı. Kurum'un bugüne kadar polemikle değil icraatla öne çıkan bir isim olmasının kendisine seçim döneminde büyük avantaj sağlayacağı kanısı hakimdi yorumcularda.
Ben de benzer görüşteyim ancak sosyal medyada bir kesim de Kurum'un halkta yeterli karşılığı bulamayacağını iddia ediyordu. Bu görüşe kesinlikle katılmıyorum.
Çünkü bu yorumu yapanların halkta karşılık bulmaktan anladığı şey sadece siyasete indirgeniyor. Oysa Murat Kurum, halka bakanlık yaptığı dönemde dokunabilmiş biri bana göre. O nedenle adaylığı ile ilgili de genelde 'doğru isim' olduğuna dair yorumlar yapılıyor.
Hatta bu görüş o kadar ağır basıyor ki, muhalif birçok isimden bile benzer yorumları duymak mümkün.
Mesela en son Memleket Partisi lideri Muharrem İnce bile AK Parti'nin doğru isimle yola çıktığını söylemiş.
İZMİR'E ADAY BULMAK ZOR
İnce'nin açıklamaları arasında bir bölüm daha var ki orası tam da İzmir'de CHP'nin yaşadığı çıkmazın söze dökülmüş hali olmuş. Yıllardır CHP için "İzmir'i çantada keklik olarak görüyorlar" tabiri kullanılır ki hakkı vardır bu tabirin.
Çünkü gerçekten CHP'lilerde kale gibi görülen İzmir'e böyle bir bakış vardır.
Bu görüş CHP'nin karşısına aday çıkaran diğer partilerde bile hakimdir hatta.
Öyle ki İzmir'de halkta karşılık bulacak, yerel seçimleri siyaset dışına çıkarabilecek aday bulmak zordur. O nedenle çoğu parti kazanacak aday arayışına dahi girmez. Nasıl olsa bu kentte CHP vatandaşın karşısına aday olarak kimi çıkarırsa çıkarsın, o aday iş üretsin ya da üretmesin oy tercihi hep CHP'den yana kullanılır. Ama bugüne kadar CHP bu hakim görüşe rağmen aslında AK Parti karşıtlığından kazandı İzmir'de. Yani İzmirliler çok CHP'li olduğundan değil.
MANZARA HİÇ DEĞİŞMİYOR
Zaten İzmir'in bugünkü köykent halinin altında da bu gerçek yatıyor.
Şu an İzmir'in en merkezi yerlerinde bile köyü andıran görüntüler görmek mümkün. Köyü andıran derken yanlış anlaşılmasın. Köylerin hepsinin kendi içinde sadece orada yaşayanların hakim olduğu bir düzeni vardır. Karşıdan öyle görünmeyebilir ama mutlaka bir düzeni vardır. Ama İzmir'e uzaktan da baksanız yakından da baksanız manzara hep aynı. Merkez ilçelerinde de Büyükşehir Belediyesi'nde de kente bakış resmen körlük seviyesinde. Yerel yönetimlerde öyle bir rehavet var ki belediye başkanlarının çoğunun sadece siyaset yapmalarının yeterli olduğunu düşündükleri çok açık. Çünkü partide adlarını duyuracak birkaç çıkışta bulunmaları ya da parti içinde doğru kişilerin yanında durmaları siyasi gelecekleri için yetiyor da artıyor bile. İşte bu noktada İnce'nin söylediği 'çantada keklik' durumunun tek bir koşulda değişme ihtimali kalıyor.
O da rehavete kapılmış CHP adaylarının karşısına doğru adayla çıkmak.
CHP kendi içindeki kavgalarla boğuşurken, İYİ Parti ile ortaklık bozulmuşken, DEM Parti bir iki muhtemel aday dışında desteğini çekmiş hatta kendi adayını çıkarma resti çekmişken muhalefetin karşısına çıkacak tek bir doğru aday hem İzmirlinin görüşünü hem de İzmir'in çehresini değiştirebilir.