Altın fiyatları krize giriş ve krizden çıkış dönemlerinde oldukça ilginç bir trend izliyor. Uzun süre adeta sesi çıkmayan ve 280-300 dolarlara demir atan altın fiyatları, kriz öncesi süreçte çok kısa süre içinde 1000 dolarları aşmıştı. Bu hızlı yükselişi diğer menkul kıymetlerdeki yükselişin nedenleri gibi çok rahat açıklayabiliyoruz. 2002 yılı itibariyle hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının "düşük faiz politikaları" uygulamaları tüm menkul kıymetleri tetikledi.
Diğer bir deyişle, para politikalarının gevşetilmesi ile piyasalara çıkan aşırı likiditenin bir kısmı "mortgage kredi" kanalıyla konut sektörüne gitti. Konuta aşırı ilgi sonucunda sektörde "balon" oluştu. Aynı şekilde, aşırı likiditenin diğer kısmı da hisse senetlerine, tahvil bonolara ve altına yönelince borsalar coştu, tahvil bono faiz oranları serbest düşüş yaşadı ve altın fiyatları fırladı. Özetle, piyasa mekanizması çerçevesinde talebin çığırından çıkması menkul kıymet ve altın üzerinde de balon oluşturdu.
Aşırı likidite ile çılgına dönen mali piyasalar kaçınılmaz sonu yaşadı ve malum küresel kriz patladı. Tabi balonlar da...
İşte bu noktada, altın ayrıldı diğer alternatif yatırım araçlarından. Çünkü, ekonomik sorunların tırmandığı ve belirsizliklerin arttığı süreçte güvenli liman görevi altına düşer.
CAZİBE ARTIYOR
Dünya Altın Konseyi'nin web sitesinde "Altın Talep Trendleri" raporu yayımlandı. Raporda ilginç bulgular var.
En önemlisinden başlayalım...
Merkez bankaları rezervlerinde altına daha fazla yer vermeye başlamışlar. Raporun hazırlandığı tarihteki altın fiyatları baz alındığında, altının payı, merkez bankalarının toplam rezervlerinde yüzde 10.2'ye kadar yükselmiş. Altını en çok seven merkez bankalarının başında FED ve AB merkez bankaları geliyor. ABD Merkez Bankası FED'in rezervlerinin yüzde 75'i, AB'nin ise yüzde 50'si altın.
Diğer bir tespit ise, Çin, Hindistan ve Rusya merkez bankaları açısından altının cazibesi sürekli artıyor. Bunda biraz da siyasi diyebileceğimiz gerekçeleri göz ardı etmeyelim. Bir süredir Çin, Hindistan ve Rusya ortak hareket etmeye çalışıyor. Küresel krizi fırsata çeviren bu ülkeler deyim yerinde ise "aba altından sopa" göstermeye çalışıyor. Dış ticareti, petrol doğalgaz dahil, dolar yada euro gibi bir para birimi üzerinden yapmak istemediklerini dile getiriyorlar.
YATAY SEYİR
Dönem dönem ABD'ye mesaj niteliğinde, rezervlerinden dolar boşaltıp euro ya da altın alıyorlar. İlk başlarda ABD de AB de bu hamleleri ciddiye almıyorlardı. Hatta, bıyık altından gülüyorlardı. Oysa, kriz sürecinde dünya ekonomisinin lokomotifi olan bu ülkeler, önümüzdeki günlerde milli gelir büyüklüğü açısından ilk sıralara yerleşecek.
Altın, son günlerde, kurumsal yatırımcılar olarak tanımladığımız, yatırım ve emeklilik fonları içinde cazip hale geliyor. Henüz Türkiye'de fonlar altını tam anlamıyla kullanamıyor. Ancak, SPK'nın düzenlemeleri yakın zamanda yasalaştığında, altın fiziki olarak kullanılabilecek emeklilik fonlarında...
Yazımı kaleme alırken altın fiyatları 1102-1102 dolar bandında dalgalanıyordu. Altın fiyatlarının geleceğini küresel ekonomilerin performansı belirleyecek. Aynı zamanda, hisse sentleri ve tahviller üzerindeki balonun ne olacağı da etkili olacak altın fiyatları üzerinde.
Sözün özü, eğer, küresel ekonomilerde yeni bir kaza daha olmaz ise, altın fiyatlarında aşırı bir yükseliş bekleyemeyiz.
