Merkez Bankası, içsel ve dışsal faktörlere bağlı olarak hem temel varsayımlarını güncelledi hem de enflasyon öngörülerini aşağı yönlü revize etti. Mevcut durumu ve ileriye yönelik projeksiyonları içeren bu yılın üçüncü "Enflasyon raporu" ile olumlu sinyaller de verdi Merkez Bankası.
Enflasyon verilerinin zirve yaptığı Nisan ayında bile Merkez Bankası panik yapmamış, bu çıkışın geçici olduğunu vurgulamıştı. Baz etkisi, vergi ayarlaması ve gıda fiyatlarından enflasyonun son aylarda yükseldiğini ve söz konusu faktörlerin de geçici olduğunu gerekçe göstermişti.
Tarihinde ilk kez üç aylık bazda enflasyon geriledi. Bu yılın ikinci çeyreğinde enflasyon yüzde 0.33 oranında düştü. Son aylardaki gerilemede gıda fiyatlarının etkisi ön plana çıkıyor. Merkez Bankası enflasyonun düşük seyrinin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini tahmin ediyor. Nedenlerini ise şöyle sıralıyor;
* İç talep belli bir istikrara kavuştu. Tüketim ve yatırım talebine ilişkin göstergeler iç talebin aynı sevilerini bir süre daha koruyacağını gösteriyor.
DIŞ TALEP
* İç talep büyümeye önemli katkı yaparken, dış talebin etkisi sınırlı kalıyor. Çünkü, en büyük dış ticaret ortağımız AB'nin içinde bulunduğu koşullar, dış talebin büyümeye etki yapmayacağını gösteriyor. Zaten, dış talepteki zayıflığı, dış talebe yönelik üretim yapan sektörlerin iktisadi faaliyetlere ve istihdama yönelik düşük katkılarından anlayabiliyoruz. Dış talebin düşük düzeylerde kalması enflasyonun 0.1 puan düşmesini sağlıyor.
* Çin ekonomisinin yavaşlaması ve küresel büyümenin momentumunun düşmesi petrol ve metal fiyatlarının yükselmesini engelliyor. Bu bağlamda, üretimdeki en önemli temel girdilerin fiyatlarının artmayacak olması küresel düzeyde enflasyonlara aşağı yönlü etki yapabilecek.
* Kamu harcamalarının büyümeye yaptığı olumlu katkı, mali sıkılaştırmadan sonra sınırlı kalıyor. 2008 sonrasında 2009 yıllarında uygulanan gevşek maliye politikaları sonrasında vergi teşvikleri ile iç talep ivmelendirilmeye çalışılmıştı. Aynı zamanda, kamu da harcama yaparak iç talep seviyesini yükseltmişti. Daha sonra bu önlemlerin geri çekilmesi ile kısmen de olsa mali disipline dönülmüştü.
PETROL FİYATLARI
Merkez Bankası'nın temel varsayımlarından birisi olan petrol fiyatları konjonktörel gelişmelere paralel olarak güncellendi. Revizyon öncesi 85-90 dolar aralığında tahmin edilen ham petrol fiyatını, Merkez Bankası küresel büyüme zayıflığını gerekçe göstererek 80-85 dolar aralığına çekti. Eğer Merkez Bankası'nın tahmini gerçekleşir ve petrol fiyatları yükselmez ise, bu durumda enflasyon 0.2 puan düşük gerçekleşecek.
Temel varsayımların güncellenmesi sonucunda yılsonu enflasyon rakamını da aşağı çekti Merkez Bankası. 2010 yılı sonunda yüzde 70 olasılıkla gıda grubunda enflasyon yüzde 9-7.5 bandı arasında, tüketici fiyat endeksi ise yüzde 6.5-8.5 aralığında gerçekleşecek. 2011 ve 2012 yıllarında ise enflasyonun 5.3 ve 5 olması bekleniyor.
Böyle bir enflasyon tablosu sonrasında Merkez Bankası beklediğimiz haberi de verdi: "Para ve likidite politikalarını sürdüreceğim, parasal sıkılaştırmaya bir süre daha gitmeyeceğim."
Gösterge faiz oranı ile gecelik faiz oranlarını yüzde 7 ve yüzde 6.5'larda tutacak. Faizlerin düşük kalması hem iç talebin seviyelerinin korunmasına hem de firmaların düşük finansman maliyeti ile yatırım harcaması yapmasına olumlu katkı yapacak.
Merkez Bankası para politikalarının uygulanmasında zorlanmıyor. Ancak, kurlardaki gelişmeler biraz tadını kaçıracak gibi görünüyor. Dalgalı kur rejimi var deyip kayıtsız kalamaz TL'nin aşırı değerlenmesine.
