Ekonomik belirsizliğe bir de siyasi tedirginlikler eklendi geçen hafta itibariyle. Piyasalar kısmen Moody's in not artırımı ile toparlanıyordu ki, Suriye gerginliği çıktı ortaya. Türkiye'nin Suriye'ye vereceği yanıt çok önemli. Eğer sert çıkış gelir, yazmak bile istemediğim "gerginliğin ötesinde" bir gelişme olursa, işte o zaman yabancı çıkışına da bağlı olarak piyasaların tepkisi biraz abartılı olabilir.
Türkiye'nin Suriye ile yaşadığı siyasi gerginliğin yanı sıra piyasalara yön verecek ekonomik gelişmeler de var bu hafta içinde. Gözler ABD'den Avrupa'ya çevrildi. FED'in bir sonraki toplantısına kadar da Avrupa bir adım önde olacak, oradan gelecek haberler piyasaları şekillendirecek. Avrupa liderleri Perşembe günü bir araya gelecekler, Cuma günü de alınan kararlar açıklanacak.
GÖZLER MERKEL'DE
Gündem epey yoğun. 130 milyar dolar büyüklüğünde Euro Bölgesi büyümesine yönelik yeni bir fonun oluşturulmasından, Temmuz'da uygulamaya girecek olan 500 milyar euro büyüklüğündeki "Avrupa İstikrar Mekanizması"nın kullanım alanına kadar bir dizi konu masaya yatırılacak Avrupalı liderlerce.
Aslında tüm soruların yanıtlarını bir yerde Merkel verecek. Örneğin, Avrupa İstikrar Mekanizması İspanya ve diğer bazı sorunlu ülkelerin tahvillerini alacak mı? Ya da İspanya bankalarının sermayelendirilmesi hangi kaynaktan yapılacak? Bu sorular Merkel'in iki dudağının arasında. Aslında, Merkel yola getirme stratejisi izliyor. Hemen evet demeyip hem kendi vatandaşına şirin görünüyor, vergilerimizi başkaları için harcama tepkisini göğüslemiş oluyor hem de bu ülkelere durumun ne kadar ciddi olduğu, bu yüzden tasarruf önlemlerini tavizsiz uygulamaları gerektiği mesajı veriyor. Şu sonucu çıkarabiliriz, son raddeye geldiğinde Merkel'de evet diyor, belki içinden küfrederek. Toparlarsak, Avrupa alacağı kolektif önlemlerle yazı bize zehir etmeyecek.
ABD'ye de göz atalım... FED, bu ayki toplantısını pas geçse de, ABD ekonomisi iyice durma noktasına kadar geldi. PMI Endeksi 50'lere doğru geriliyor. Konut satışları, hatta perakende sektörü verileri zayıfladı. Siparişler durma noktasında. Bu gelişmeler şimdilik piyasalar tarafından olumsuz algılanıyor. Ama, üçüncü parasal genişlemenin de zeminini oluşturuyor.
PİYASALARDA NE OLUR?
Suriye ile yaşanan gerginlik sınırlı kalırsa, ki umarız daha öteye geçmez, dışsal ekonomik gelişmelerin piyasalara olan etkisi fazla olmayacaktır. İMKB 100 Endeksi 50 gün hareketli ortalamaya göre 59 bin 350 ve 58 bin 600 seviyelerinde destek görecek. Kritik bir destekte 58 bin 100'de var teknik analize göre.
Avrupa coğrafyasında durum ABD ekonomisinden daha kötü olduğundan euro dolar karşısında zayıf görünümünü koruyor. Euro-dolar paritesi bir kez daha 1.24'ün altına indi bu hafta başı itibariyle. Çapraz paritedeki bu hareket doğal olarak dolar TL kurunu da olumsuz etkiliyor. Eğer euro dolar karşısında 1.24'ün üzerine çıkarsa dolar da TL 1.80 yada altına gerileyebilir.
Gelelim faizlere... Yüzde 8'ler düzeyine kadar inen gösterge tahvil faiz oranı yaklaşık yüzde 1 civarında yükselişle, neredeyse demir attığı yüzde 9'lara yeniden ulaştı. Daha yukarı gelme olasılığı, mevcut ekonomik ve siyasi koşullar altında düşük görünüyor. Dolayısıyla, tahvillerin korunması, kısa durasyonlu tahvillerle değişiminin gerekmediğini söyleyebiliriz.
Son olarak altını unutmayalım. New York Vadeli İşlemler Borsası'nda altın kontratlarına baktığımızda kısa vadede altın fiyatlarının ivmelenmeyeceğini gözlemliyoruz. Özellikle, FED'in üçüncü parasal genişlemeyi sonbahara bırakması ile, aman başka bir bahara bırakmasın, zaten altın ve kıymetli maden yatırımcıları umudunu yitirmişlerdi. Tabii şu eklemeyi yapmalıyız, 1.650 dolar ya da üzerindeki fiyattan altın almış olanlar kesinlikle pozisyonlarını korumaları gerekiyor. Yani, "zararı durdur" stratejisi uygulamalarına gerek görünmüyor şimdilik.
Sözün özü, yazının başlığında da vurguladığım gibi paniğe gerek yok. Cuma günü Avrupa liderlerinden iyi haberler gelirse bu haftaki kayıplar önümüzdeki hafta geri alınabilir. Ancak, tek koşul Suriye gerginliğinin artmaması. Ümidimizde o zaten.
