Sosyal medya hayatımızın bir parçası oldu. Artık sadece yediğimizi içtiğimizi değil işimizle ilgili de pek çok şeyi bu mecra üzerinden yürütür hale geldik. Özellikle biz gazeteciler için hem bir haber kaynağı hem de sesimizi duyurmanın alternatif bir yolu.
Bugüne kadar pek çok dolandırıcılık haberi yaptık, okuduk, sayfaya koyduk, insanlara duyurduk. Hatta bazıları için "Yok artık, buna da nasıl inanmış" deyip şaşkınlıkla yorumladık.
Çünkü bu zamana kadar dolandırıcılar hep yaşlı ve teknoloji ile pek fazla haşır neşir olmayan insanları seçiyorlardı. Ama artık onlar da kendini geliştirdi. Bizim gibi bu konuda pek çok haber yapan kişiler de bu dolandırıcıların ağına düşmeye başladı. Çünkü şimdi o kadar profesyonelce yapılıyor ki bu işler, doğruyu yanlışı ayırt etmek çok zorlaştı. Hatta editör bir arkadaşımın instagram hesabı ele geçirilmiş.
Bana Whatsapp'tan yazıyor "İnstagram hesabım çalındı, hesabı şikayet et de kapansın." Ben bu mesajın gerçek olup olmadığından şüphelenip "Bana sen olduğunu kanıtla" diye cevap veriyorum.
Çünkü bu arkadaşım özellikle 3. sayfa, yani polisiye işlerle ilgili sayfaların ustası ve bugüne kadar bu haberlerden en az 1000 tane okuyup sayfaya koymuştur.
Gelen mesajın gerçek olduğunu anlayınca şikayet ettim. Sonra da ona sordum, Sen nasıl düştün bu tuzağa?" diye...
İnstagram'dan, "telif hakkını ihlal ettiği için şifresini girerek hesabının gerçek olduğunu kanıtlaması gerektiği" konusunda bir mesaj alıyor. İnstagramın resmi hesabından gelmiş gibi görünen bu mesaja inanarak şifresini girer girmez de hesabına bir daha ulaşamıyor. Ardından da bilinen senaryo... Hikayesinde kendi adının yazılı olduğu bir dekont paylaşılıp insanlara hesap numarası verilerek para kazanma vaadi...
Bu olaydan da anlaşılabileceği üzere mesaj ne kadar yakınınızdan gelirse gelsin, ne kadar kurumsal görünürse görünsün "Beni kimse kandırmaz" demeyin ve şüpheci olmaya devam edin...
Özellikle gönderilen linkler, şifre girilmesini isteyen mesajlara karşı biraz daha şüpheci olmakta fayda var!
