• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ABD para politikasını sıkılaştıracak mı?

CAHİT SÖNMEZ

ABD para politikasını sıkılaştıracak mı?

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04 Mart 2010
Dünya ekonomisinin lokomotifi konumunda olan ABD ekonomisi beklenenden hızlı toparlanıyor. Makro ekonomik parametreler henüz tatminkar olmasa da dipten beklenenden daha kolay çıkmanın verdiği güven, diğer taraftan AB ülkelerinin halen bir inip bir çıkmaları ABD ekonomisi için pozitif psikolojik faktörler oluyor. Bu yüzden ekonomi aktörleri "Biz zoru başardık, bundan sonrasını da getiririz" diyebiliyorlar. Özellikle, FED Başkanı Ben Bernanke biraz daha rahat nefes alabiliyor.
Tüm bu unsurları göz önünde bulundurduğumuzda, güven artışının verdiği hızla ABD Merkez Bankası uzun süredir uyguladığı "Gevşek para politikalarını" kademeli olarak sıkılaştırabilir mi sorusu son zamanlarda sürekli aklımızı kurcalıyor.
Şöyle bir geriye gidelim sorunun yanıtı için...
ABD 2001 yılından sonra "Ortadoğu politikasına" paralel iktisadi politikalar izlemeye başlamıştı. İlk aşamada gösterge faiz oranlarını 5'ler düzeyinden yüzde 1'e kadar hızla indirmişti. Amaç malum... Kredi musluklarını açmak, yapay da olsa tüketim yoluyla refahı artırmak... ABD'yi zaman kaybetmeden diğer gelişmiş ülkeler izlemişti. İngiltere'de Bank of England politika faiz oranlarını yüzde 2.50'lara, Avrupa Merkez Bankası yüzde 2'lere ve Japonya da yüzde 0.5'lere çekmişti.
Merkez bankalarının bu hamleleri amacına ulaştı, insanlar gelirleri artırılmadan 2007'lerin ortalarına kadar düşük faiz politikasının bereketinden yararlandılar. Yani düşük kredilerle yüksek tüketim furyası yaşandı. Daha önce teknoloji alanında şişirilen balon, bu sefer konut sektöründe şişirildi.
Gevşek para politikalarına, düşük faizlere ve aşırı tüketime petrol fiyatları da eşlik edince enflasyonist baskı kaçınılmaz olarak kendini hissettirdi. İşte bu süreçte kısa vadeli faiz oranları kısmen yukarı çekildi. Ta ki, küresel krize kadar. Küresel kriz sonrası para politikaları zorunlu olarak yeniden gevşetildi. Kısır döngüye bakar mısınız? Krize sürükleyen politikalar krizden çıkmak için kullanılıyor.
Kriz için alınan önlemler sonucunda FED'in yıllık bilançolarındaki büyüme oranı 2008 ortalarından 2009 başına kadar yüzde 153 düzeyinde gerçekleşti. Yine aynı süreçte İngiltere Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası sırasıyla yüzde 180 ve yüzde 56 bilançolarını büyüttüler. Emisyon olarak tanımladığımız dolaşımdaki para miktarı ABD'de 880 milyar dolardan 1.7 trilyon dolara yükseldi.

GELELİM SON AYLARA
Eylül ayından bu yana FED ikiye ayrılmış durumda. Toplantı tutanaklarını incelediğimizde, "Artık para politikalarını sıkılaştırmalıyız" seslerinin yükselmeye başladığını duyuyoruz. 24 Şubat tarihinde Ben Bernanke kongrede yaptığı sunumda "Çok düşük gösterge faiz oranlarının seviyelerini koruyoruz, ancak enflasyonist baskılar karşısında para politikalarımızı sıkılaştırmaya başlamaya ihtiyacımız var" vurgusu yaptı. Zaten FED'in bu yaklaşımının izlerine "Kredi plasmanlarında" rastlayabiliyoruz. Başta konut kredileri olmak üzere verilen toplam kredilerde belirgin bir düşüş var. Son rakamlara göre kredi tutarı 1.3 trilyon dolara gerilemiş.
FED, her ne kadar gösterge faiz oranlarına dokunmasa da, deyim yerinde ise çaktırmadan sıkılaştırma girişimlerinde bulunacak gibi görünüyor. Çünkü, dışarıdaki iklim bunun için çok müsait. AB ekonomilerinde sorunlar var. Lakin, içerdeki iklimin uygun olduğunu şimdilik söyleyemiyoruz. Ocak ayı konut satışları verisi geçen hafta açıklandı. Düşüş oranı yüzde 11.
1963 yılından bu yana en büyük gerileme. Dolayısıyla, FED'in bugünlerde iki tarafı kesin bıçak dengelerini göz ardı etmemesi gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.